Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Bilim Terimleri Sözlüğü

Sayfayı Paylaş
  • a limine: "Eşikten doğru" anlamına gelir. Kestirmeden, tez elden, peşin hükümle; meselenin özüne, işin aslına bakmaksızın anlamına gelen Latince bir deyimdir.
  • A posteriori: Deneyime dayalı anlamına gelmektedir. Doğru önermeler deneye ve duyu verilerine dayanan önermesel bilgilerdir. “Güneş doğudan doğar” veya “Dünya yuvarlaktır” gibi önermeler, bu bilgi sınıflandırmasına…
  • A priori: Önsel, deneyime dayanmayan anlamına gelmektedir. Deneye dayanmayan, deneyden önce gelen ya da ondan bağımsız olarak ulaşılan bilgi için kullanılır. Örneğin, “bir cisim aynı anda birden çok yerde bulunamaz”…
  • A vitamini: A vitamini biyolojik aktivitesine sahip hayvansal kaynaklı bileşiklerin tümüne verilen isimdir. Ana işlevlerini, retinol ile onun iki türevi olan retinal ve retinoik asit gerçekleştirir. Sıcağa ve…
  • a-: Olumsuzluk anlamı katan bir önektir. Örneğin, "apati" kelimesi "ilgisizlik" anlamına gelmektedir.
  • Aaleniyen Çağı: Günümüzden 174 milyon ile 170.3 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Aaleniyen Çağı, Orta Jura Devresi'nin dört bölümünden en küçüğüdür. Bajosiyen Çağı'nın altında, Alt…
  • ab-: "Uzağında" anlamına gelen bir önektir. Örneğin, "abnormal" kelimesi "normalden uzak" anlamına gelmektedir.
  • ABC taşıma sistemi: Prokaryotlardaki 3 taşıma sisteminden biridir. Şeker ve aminoasit gibi organik moleküller ile sülfat, fosfat ve nadir metaller gibi inorganik materyallerin hücre içine alınımına yarar. İsmini, İngilizcede…
  • Abell Kataloğu: 1958 yılında Amerikalı astronom George Ogden Abell tarafından yayınlanan ve 2712 gökada kümesini içeren bir gökadalar kataloğudur. Bir kümenin bu kataloğa eklenmesi için; içerisinde en az 50 gökada bulundurması…
  • Abell Yarıçapı: Astronomide Abell kataloğundaki gökada kümelerinden hareketle, uzunluğu 2,14 megaparsek kabul edilen, tipik bir gökada kümesinin yarıçapı olarak tanımlanır.[1]
  • Abisal bölge: Açık denizlerin ve okyanusların 4.000 metreden 6.000 metreye kadar olan derin kısımlarına verilen isimdir. Hiçbir zaman Güneş ışığı almamaktadır ve daima karanlıktır. İsmini, Yunancada "dip" anlamına…
  • Abiyogenez: Canlılığın ve canlılığa dair temel organik moleküllerin; cansızlıktan ve inorganik moleküllerde, doğal yollarla, kimyasal evrim süreciyle ortaya çıkmasını sağlayan sürecin adıdır. Abiyogenez Teorisi çerçevesinde…
  • Abiyotik: "Cansızlığa özgü" ve "cansızlığa ait" anlamına gelen bir terimdir.
  • Abiyoz: "Yaşamın noksanlığı ve yokluğu" anlamına gelen bir terimdir.
  • Absisik asit: Bitkilerin büyüme, gelişme ve stres yanıtlarının regülasyonunda önemli rolleri olan bir bitki hormonudur. Tohum ve tomurcuk dormansisi, filizlenme, stomaların kapanması, yaprakların biyolojik yaşlanması,…
  • Absorbsiyon: "Emilim" anlamına gelen bir terimdir. Bir şeyin bir diğer şeyi emme olayıdır.
  • Açık tohumlu: Yaşamının haploit ve diploit evresi eşit olan ve meyve yaprağındaki tohum taslağının etrafı çevrili olmayan odunsu bitkilerdir. Polen tohum taslağının yüzeyinde filizlenir.
  • Açık yıldız kümesi: Genelde düzensiz şekilde dağılmış, üye sayısı birkaç düzineden birkaç bine kadar değişebilen yıldız toplulukları. Sıklıkla galaktik düzlemde bulunurlar ve küme üyelerinin çoğu, 10 milyar yıldan daha kısa…
  • Açısal momentum: Herhangi bir cismin dönüş hareketine devam etme isteğidir. Hareket eden bir nesnenin momentuma sahip olduğu söylenir. Bu nesne dönerken, terim açısal momentum halini alır ve bu hareket, başka bir kuvvet…
  • acou-: "Duyma" veya "duyma ile ilgili" anlamında bir önektir. Örneğin, "akustik" kelimesi "işitilebilir", "duyulabilir" anlamına gelmektedir.
  • act-: "Yapmak" anlamına gelen bir önektir.
  • ad-: "-e doğru" ya da "yanında" anlamında bir önektir. Örneğin, "adrenal" kelimesi "böbreğin yanında" anlamına gelmektedir.
  • Adalet psikolojisi: Yasaların yapım ve uygulanmasının suç davranışıyla ilgisini araştıran psikoloji dalıdır.
  • Adaptasyon: Genetik dağılım üzerine uzun süreli etki eden doğal seçilim sonucunda, türlerin çevresel ihtiyaçlara uygun özellikler kazanması veya var olan özelliklerin değişimidir. Örneğin, yassı balıkların atalarında,…
  • Adaptif bağışıklık: Lenf hücrelerinin antijenlere belirli ve uzun süreli tepkilerini anlatmak için kullanılan genel bir terimdir. Majör histokompatibilite kompleksi, T-hücresi alıcıları (TCR), immunoglobulinlerle birlikte…
  • Adaptif bağışıklık sistemi: Omurgalılarda patojenlere karşı oldukça spesifik ve uzun süreli savunma sağlayan lenfosit sistemidir. İki ana lenfosit sınıfından oluşur: Patojene veya patojen kaynaklı moleküllere spesifik olarak bağlanan…
  • Adaptif davranış: Bir hayvanın belirli bir durum ya da çevreye uymasını sağlayan ve hayvanın uzun dönem yaşamkalımını ve üremesini destekleyen herhangi bir davranış.
  • Adaptif özellik: Bir canlının evrim sürecinde kazandığı ve gelişim sürecinde ortaya çıkan, bunun sonucunda o canlının hayatta kalma ve/veya üreme başarısını artıran nitelikleridir.
  • Adaptif yayılım: Bir türün kısa zaman içinde birçok farklı türe evrimleşmesi süreci. Bu evrimsel süreç, genellikle bir ortamdaki çeşitli ekolojik boşlukların doldurulması veya yeni ortamlara uyum sağlanması sonucunda…
  • Adaptör protein: Temel görevi, iki veya daha fazla sayıda proteini bir hücre içi sinyal yolağında veya protein kompleksinde birbirine bağlamak olan proteinlerin genel adı.
  • Addüktör kas: Kol ya da bacağın, vücudun orta düşey eksenine doğru yer değiştirmesini sağlayan kaslara verilen isimdir. "Yakınlaştırıcı kas" olarak da isimlendirilmektedir.
  • aden-: "Bez" anlamına gelen bir önektir. Örneğin, "adenoloji" kelimesi "bez bilimi" anlamına gelmektedir.
  • Adenom: Kanserli olmayan, iyi huylu ve yavaş büyüyen tümörlerdir. Bezsel kökenlidirler. Sıklıkla glandüler organlar boyunca büyürler. Adrenal adenomlar, kolon polipleri, paratirod adenomları, hipofiz adenomları…
  • Adenozin difosfat: İçinde adenin, riboz ve iki adet fosfat grubu barındıran organik bir maddedir. Adenozin difosfatın kimyasal formülü C10H15N5O10P2, molar kütlesi 427,20 g/mol'dür.
  • Adenozin monofosfat: İçinde adenin, riboz ve bir adet fosfat grubu barındıran organik bir maddedir. Adenozin monofosfatın kimyasal formülü C10H14N5O7P, molar kütlesi ise 347,22 g/mol'dür.
  • Adenozin trifosfat: İçinde adenin, riboz ve üç adet fosfat grubu barındıran organik bir maddedir.
  • Aderans eklem: Plazma zarının sitoplazmik yüzünün aktin filamanlarına bağlandığı hücreler arası birleşimdir. Örneğin, bitişik epitel hücreleri birbirine bağlayan adezyon kemerleri (zonula adherens) bir aderans eklemdir.…
  • Âdet: Rahim iç katmanının her ay kanama şeklinde dökülmesi demek olan ve belirli yaş sınırları içerisindeki kadınlarda görülen bir olaydır. Fiil olarak genellikle "adet görmek" şeklinde kullanılır.
  • Adezyon: Birbirinden farklı yüzeylerin birbirine yapışma eğilimi. Bazı farklar dolayısıyla kimyasal adezyon, dağıtıcı adezyon, elektrostatik adezyon ve difüzyon adezyon gibi kategorilere ayrılabilir.
  • Adipoz doku: Yağı depolayan dokudur. İki tip adipoz doku bulunmaktadır: beyaz adipoz doku (uniloküler) ve kahverengi adipoz doku (multiloküler).
  • Adjuvant: Spesifik ve antijenik olmayan, bağışıklık uyarıcı maddelerdir. Özellikle, inaktif aşıların antijenlik değerini arttırmak için birlikte kullanılır. "Artırıcı" ve "destekleyici" kelime anlamları vardır.
  • Adneks: Anatomide, "bir organın eki" anlamına gelmektedir. Latincede "ek" ve "eklenti" anlamına gelen "adnexa" kelimesinden gelmektedir.
  • Adrenal bezler: Böbreklerin üzerinde yer alan, üçgen biçimine benzer bir çift endokrin bezidir. Anatomik açıdan böbreklerin üzerinde yer aldıkları için ismini buradan almaktadır.
  • Adrenalin: Adrenal bezlerin ürettiği hormona verilen isimdir. Korku ve kaçış anlarında kana bol miktarda karışır. "Epinefrin" olarak da isimlendirilmektedir.
  • Adrenokortikotropik hormon (ACTH): Hipofiz bezinin ön lob tarafında üretilen polipeptit yapıda olan bir hormondur. Adrenal bezlerin dış bölgesinin aktivitesini düzenleyen bir polipeptit hormondur. Adrenokortikotropik hormonun hipofiz tarafından…
  • Adventif: Botanikte, normal olmayan yer ya da yerlerden çıkan yapılardır. Kelime olarak "beklenmeyen" ve "planlanmayan" anlamına gelmektedir.
  • Adventisya: Bir iç organı veya damarı dıştan çevreleyen katman.[1][2] Sinirleri, bağ dokusunu, damar duvarına oksijen ve besin sağlamakla görevli daha küçük damarları içeren katman olarak bilinir.
  • Adyabatik denge: Termodinamikte bir sistemin sınırlarından ısı akışının gerçekleşmediği ya da giren ısının çıkan ısıya eşit olduğu denge durumudur.
  • Aerob: Oksijenin varlığında üreyebilen ve yaşamını sürdüren organizmalardır.
  • Aerodinamik: Hareket halinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkileri inceleyen bilim dalıdır. Genellikle akışkanların ve spesifik olarak gazların hareketini inceler.
  • Afazi: Konuşma ve anlama yeteneğinin kaybolmasına neden olan, dille ilgili bir hastalıktır.
  • aff-: "-e doğru" veya "yanında" anlamında bir önektir. Örneğin, "affix" kelimesi "bir yere sabitlemek" anlamına gelmektedir.
  • Afinite olgunlaşması: B hücrelerinin belirli bir antijen için afinitelerini artırdığı süreçtir. B hücresi spesifisitesinin bu "ince ayarı", B hücresi reseptörlerinin somatik hipermutasyonunun tekrarlanan bir döngüsü ve ardından…
  • Ağaçsıl: "Ağaçta yaşam" anlamına gelmektedir. Örneğin, maymunlar ağaçsıl yaşam göstermektedir. Kelime olarak, "ağaçla ilgili olan" ve "ağaç türünden olan" anlamları bulunmaktadır.
  • Agar jeli immunodifüzyon testi: Antikor ve antijenlerin saptanmasında kullanılan bir testtir. Bir antijen-antikor reaksiyonudur ve yarı katı agar üzerine uygulanır.
  • Ağırlık: Bir cisme etki eden yerçekimi kuvvetinin büyüklüğüdür. Bu yüzden ağırlık kelimesi yerçekimi için de kullanılır. "W" ile gösterilir. Dinamometre ile ölçülür. Yerçekimi kuvvetinin büyüklüğü, kütle ile yerçekimi…
  • Aglomerasyon: "Yığışım, yığılma ve çökelme" anlamına gelen bir kelimedir. Bir sıvı içerisindeki parçacıkların dibe çökmesini anlatmakta kullanılabilir.
  • Agnatha: Latincede "çenesiz" anlamına gelen bir kelimedir. Taksonomide "çenesiz balıklar" süpersınıfı için kullanılır. Bu sınıf, omurgalılar içerisindeki en ilkin çenesiz hayvanları içerir. Yaklaşık 530 milyon…
  • Agnostisizm: Nesnelerin kendilerinin hiçbir zaman bilinemeyeceğini ileri süren anlayış biçimidir. "Bilinmezcilik" olarak da isimlendirilmektedir. Bilinemezcilik terimi asıl anlamında, İngiliz düşünürü David Hume ile…
  • Agorafobi: Açık veya kalabalık alan korkusu olarak bilinen, Yunancada "bir araya gelme yeri, pazar yeri" anlamına gelen ἀγορά ("agora") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Aidiyet: "Bir kişiye, bir topluma veya bir aileye mensup olma" anlamında kullanılabilir. Arapça kökenli bir kelime olup "ait olma, ilgi, ilişkinlik" anlamını taşımaktadır.
  • AIDS: Etkeni HIV olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Çoğunlukla vücuttaki CD4+ T lenfosit sayısı µL başına 200 ün altına düşen bireyler AIDS olarak kabul edilir. HIV "+" statüsündeki her birey AIDS değildir.
  • Ailevi Akdeniz ateşi: Karın, göğüs veya eklemlerde tekrarlayan ağrılı inflamasyon atakları ile karakterize kalıtsal bir durumdur. Bu ataklara genellikle ateş ve bazen döküntü veya baş ağrısı eşlik eder. Bazen kalp, beyni ve…
  • Ailurofobi: Kedi korkusu. Terim, Yunancada "kedi" anlamına gelen αἴλουρος ("ailouros") ve "korku" anlamında kullanılan φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşur.
  • Akalkülya: İnsanların toplama, çıkarma, çarpma ve hatta iki sayıdan hangisinin daha büyük olduğunu belirtme gibi basit matematiksel görevleri yerine getirmekte zorlandıkları sonradan kazanılmış bir bozukluktur.…
  • Akitaniyen Çağı: Günümüzden 23.03 milyon yıl ile 20.4 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Miyosen Devri kayaçlarının en erken ve en alt bölümü olup adını Güneybatı Fransa'daki Aquitaine bölgesinde…
  • Akıl yürütme: Bir sonuca varmayı amaçlayan zihinsel faaliyetler. Mevcut öncüller arasında belli bağlantılar kurulur ve yeni bir sonuca varılmaya çalışılır. Akıl yürütme genellikle argüman sunmak veya çıkarım yapmak…
  • Akım: Tanımlanabilir bir yönde hareket eden su veya hava gibi bir akışkanın hareketidir. Elektrikte, belirli bir süre boyunca bir noktadan geçen elektrik akışı veya elektrik miktarını tanımlamak için kullanılır.
  • Akkorluk: Bir cismin sıcaklığından dolayı ışık yaymasıdır. Bir nesne yeterince sıcak olduğunda kızılötesi ve ultraviyole radyasyon gibi diğer elektromanyetik radyasyon biçimlerinin yanı sıra görünür ışık da yayar.…
  • Akondrit: İçinde kondrül barındırmayan, taş grubundan bir gök taşıdır.
  • Akraba farkındalığı: Bir bireyin akrabalarını, türün diğer bireylerinden ayırt edebilme becerisidir.
  • Akraba seçilimi: Tür içindeki bireylerin yalnızca kendi uyum başarılarına yönelik değil, aynı zamanda akrabalarının uyum başarısına yönelik olarak da deneyimledikleri seçilim tipidir. Akrabaların hayatta kalıp üreyebilmesi,…
  • Akrabalık katsayısı: İki bireyin akrabalık bağını belirten ifade. r=n(0.5)Lr = n(0.5)^Lr=n(0.5)L ifadesi ile belirlenir. Denklemde rrr akrabalık katsayısı, nnn ortak genlerin yüzde cinsinden ifadesi, LLL ise mayoz sayısı…
  • Akrofobi: Yükseklik korkusu olarak bilinen, Yunancada "tepe, zirve, kenar" anlamına gelen ἄκρον ("acro") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Akromat: Renk körlüğüne sahip kişileri tanımlamak için kullanılan terim.
  • Akromatopsi: Kısmen veya tamamen renkli görme eksikliği, artan ışık hassasiyeti ve azalan görme keskinliği ile karakterize nadir görülen, ilerleyici olmayan bir görme bozukluğu.
  • Akrosentrik kromozom: Kardeş kromatitlerin birbirine bağlandığı sentromer bölgesi. İki uçtan birine daha yakın bir yerde bulunan kromozom türüdür. İnsan türünün 13, 14, 15, 21 ve 22. kromozomları bu şekildedir.
  • Akrozom: Sperm hücresinin hücre zarının altında bulunan ve spermin ön (anterior) bölgesini kaplayan salgı keseciğidir.
  • Aksiyel İskelet: Vücudun kemik yapısının temel olarak omur, göğüs kafesi ve kafatasından oluşan bölümüdür.
  • Aksiyon potansiyeli: Sinir veya kas hücresi gibi bir hücrenin plazma zarındaki hızlı, geçici ve kendi kendine yayılan elektriksel uyarılmadır. Sinir sisteminde uzun mesafeli sinyal aktarımını mümkün kılar.
  • Akson: Sinir hücrelerinin gövdelerinden çıkan ve sinir akımlarını diğer uçtaki hücrelere götüren sinir uzantılarıdır.
  • Aksonem: Sil ve kamçının temel yapısıdır. Ortada bir mikrotübül çifti ve bunu çevreleyen dokuz mikrotübül çiftinden oluşur. Çevredeki mikrotübül çiftleri birbirlerine "nexin" adı verilen yapılar ile bağlanmaktadır.…
  • Akt: "PI-3-Kinaz/Akt" hücre içi sinyal yolağında rol alan bir serin/treonin protein kinaz. Özellikle hücrelerin büyümesi ve hayatta kalması için sinyal göndermede rol oynar. "Protein kinaz B" (PKB) olarak…
  • Aktif bağışıklık: Hastalığa maruz kalınması ile kazanılan bağışıklıktır. Hastalığa sebep olan organizmalara direkt maruz kalma ile ya da organizmanın zayıflatılmış veya öldürülmüş halinin aşı yolu ile vücuda…
  • Aktif bölge: Bir enzimin kendisine ait substratına spesifik olarak bağlanmasını sağlayan bölgedir.
  • Aktif leşçillik: Ölü hayvan gövdesinden kaynak sağlamak için bir yırtıcıyla çatışarak veya onu avlayarak gövdesinden leş yeme davranışına verilen isim. Ölü hayvan gövdesine daha önce başka yırtıcıların ulaşması, yırtıcılarla…
  • Aktif taşıma: Az yoğun ortamdan, çok yoğun ortama geçen büyük moleküllerin enerji harcanarak taşınması olayıdır.
  • Aktin: Miyozinin yardımı ile kasın kasılma ya da gevşeme işlemini yerine getiren bir tür proteindir.
  • Akuafobi: Su korkusu olarak bilinen, Yunancada "su" anlamına gelen ὕδωρ ("hudōr") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Akuaporin: Hücre zarında bulunan, suyun hücre içi ve dışı geçişini hızlandıran taşıyıcı proteinlerdir.
  • Akut: Ani başlayan, kısa süren ve şiddetli seyreden enfeksiyon.
  • Akut pankreatit: Sırta ve sol skapular bölgeye yayılan epigastrik ağrı, ateş, bulantı ve kusma semptomları ile kendini gösteren "akut karın" tablosudur. Etyolojisinde en sık alkol kullanımı ve safra taşlarına bağlı pankreas…
  • Akyuvar: Vücudu çeşitli mikroplardan koruyan beyaz kan hücreleridir. Görevlerini mikroplarla savaşarak ve onları uzantıları içine alarak yutarak (fagositoz) veya mikroplara karşı kana panzehir gibi antitoksin…
  • Albinizm: Deri, saç ve gözlerdeki pigment eksikliğinden kaynaklanan ve kalıtsal bir hastalık. Bu özelliklere sahip kişilere albino denir. Albinizm geni resesif olduğu için fenotip sadece homozigot çekinik durumlarda…
  • Albiyen Çağı: Günümüzden 113 milyon yıl ile 100.5 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Alt Kretase Devresi'nin altı ana bölümünden en üstte olanıdır. Albiyen Çağı kayaçları; Apsiyen…
  • Ale Etkisi: Bireylerin kendi türünden bireylerin varlığından sağladıkları kazancı ifade eden terimdir.
  • Alektorofobi: Tavuk, horoz korkusu olarak bilinen, Yunancada "horoz" anlamına gelen ἀλέκτωρ ("rooster") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Alel: Kromozom üzerinde belirli bir noktada bulunan, belirli bir genin bilinen farklı varyasyonlarından her birine verilen isimdir. Kısaca bir genin değişik biçimleri olarak da ifade edilir. Aleller, genlerde…
  • Alel Dışlanması: Heterozigotluk durumunda bir genin bulunabileceği lokustaki iki alelden yalnızca birinin ifade edilmesi durumudur. İmmoglubulin ve T Hücresi Reseptörlerini kodlayan genlerde bu durum görülür. T Hücrelerinde sadece…
  • Alelopati: Bir canlının salgıladığı kimyasallardan ötürü başka canlı üzerinde özellikle büyüme, hayatta kalma ve üreme açılarından olumlu veya olumsuz etkilere neden olmasıdır. Genellikle bitkilerde, alglerde, bakterilerde,…
  • Alem: Şube denilen daha küçük gruplardan oluşan taksonomik bir sınıflandırma biçimi. Alanın hemen altında yer alan en büyük ikinci taksonomik birimdir.
  • Alerji: Vücudun diğer insanların vücutlarına zarar vermeyen bir maddeye gösterdiği aşırı tepki.
  • Alfa ritmi: Beyin dinlenme halindeyken kendini gösteren, saniyede 7-10 devreli beyin dalgası ritmidir.
  • Alfa-sarmal: Protein yapısında yaygın olarak bulunan ikincil üç boyutlu yapıdır. Bu dizilimde aminoasitler her peptit içerisindeki karboksil oksijen moleküllerinin hidrojen bağları ile dengelenmesi sayesinde spiral…
  • Alg: Suda yaşayan ökaryotik ve fotosentetik bir canlı grubudur. Genellikle tek hücreli olsalar da çok hücreli de olabilirler. Tek başlarına ya da koloni halinde yaşayabilmektedirler. Taksonomik konumları…
  • Algı: Gelen duyusal verileri organize etme, tanımlama, yorumlama ve anlamlaştırma süreci sonucunda ortaya çıkan anlamlı üründür.
  • Algı değişmezliği: Sürekli değişen, yetersiz, eksik, tutarsız duyusal verilere rağmen, tutarlı ve sürekli bir dünya algılama durumudur.
  • Algı yanılması: Algılanan ilişkilerle gerçekte olan ilişkilerin birbirine uymamasıdır.Kısa algılanan bir çizgi, gerçekte algılama alanında bulunan diğer çizgilerle aynı uzunlukta olabilir.İnsan ve Davranışı Psikolojinin…
  • Algılama: Gelen duyusal verileri organize ederek anlamlaştırma sürecidir. Bu süreç sonucunda oluşan anlamlı ürüne algı denir.
  • Algılama kalıbı: Bir grubun bütün üyelerinin aynı güdüleri ve karakteristikleri taşıyacağını kabul eden varsayımdır.
  • Algısal beklenti: Algılama sürecini etkileyen önceden yapılaşmış zihinsel kurgudur.
  • Algofobi: Acı korkusu olarak bilinen, Yunancada "acı" anlamına gelen ἄλγος ("álgos") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Alıcı: Belirli türden enerjiye tepkide bulunan uzmanlaşmış duyu sinir hücresidir.
  • Alkali metal: Periyodik tablonun birinci grubunda (dikey sırasında) yer alan metallerdir. Fransiyum dışındaki alkali metallerin tamamı, yumuşak yapıda ve parlak görünümdedir. Alkali metaller kolaylıkla eriyebilir ve…
  • Alkalifil: Yüksek pH değerlerinde yani pH 10 gibi aşırı bazik ortamlarda üreyebilen ve gelişebilen mikrop sınıfıdır.
  • Alkaloid: Azot ve heterosiklik halka içeren, çoğunlukla fizyolojik olarak aktif ve alkali olan ikincil metabolitlerdir. Bağımlılık yapabilme özellikleri bulunmaktadır.
  • Alkaloz: Kanın asit-baz dengesinin belirli sorunlar nedeniyle bazik olması durumudur. Tedavi edilmezse ölümcül olabilir.[1]
  • Allee Etkisi: Tür içerisindeki bireylerin, aynı türde olanların etrafında olmasından dolayı kazandığı avantajdır. İlk olarak 1930 yılında Warder Clyde Allee tarafından ileri sürülmüştür. 
  • Allen kuralı: Soğuk bölgelerde yaşayan sıcakkanlı hayvanların, sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha kısa uzuvlarının olduğunu belirten kuraldır. Amerikalı zoolog ve ornitolog Joel Asaph Allen tarafından ileri sürülmüştür.…
  • Allopatrik türleşme: Fiziksel bariyerler sebebiyle meydana gelen coğrafi ve cinsel izolasyon sonucu oluşan türleşmedir.
  • Alofenik: Hücrelerinde birden fazla genotip bulunan organizmalardır. İki farklı türün çiftleşmesiyle oluşan döl, hibrit veya kimerik olarak da bilinir. En bilinen örnek at ile eşeğin çiftleşmesi ile oluşan katırdır.
  • Alojenik: 1. Aynı türe ait olmasına rağmen bireylerin genlerinin farklı olmasıdır. Homo sapiens (modern insan) türünde, tek yumurta ikizleri haricindeki her birey birbiriyle alojeniktir.
  • Alometri: Vücut büyüklüğünün vücudun şekline, anatomiye, fizyolojiye ve davranışa bağlı olan ilişkisini inceleyen bilim dalıdır. Çoğu zaman, bir canlının gelişimi sırasında farklı parçalarının ya da boyutlarının…
  • Alometri Denklemi: Genel formu y = bxa olan denklem. Burada; y ve x karşılaştırılan iki değer, a ve b ise sabittir. Büyüme, izometrik yani doğrusal ise allometrik üstel "a" nın değeri 1'dir. a> 1 olduğunda…
  • Alopatri: Farklı coğrafi alanlarda yaşamak veya farklı bölgelerde yaşayan popülasyonlar anlamlarına gelen bir terim.
  • Alopatrik model: Bir popülasyonun izole olduğunda seçilimin ve sürüklenmenin izolasyonun iki yanındaki popülasyonlara bağımsız olarak etki etmesi yoluyla türleşmenin gerçekleştiğini ileri süren hipotezdir. Günümüzde bilimsel…
  • Alosteri: Düzenleyici bir ligandın proteinin katalitik sahası dışındaki bir bölgeye bağlanması yoluyla veya kovalent modifikasyon yoluyla bir proteinin konformasyonunun değişmesi yoluyla protein aktivitesinin değişmesi.
  • Alosterik protein: En az iki farklı konformasyonu benimseyebilen ve bir ligandın bir bölgesine bağlanmasıyla meydana gelen konformasyonel değişikliğin proteinin ikinci bir bölgesindeki protein aktivitesini değiştirdiği…
  • Alotanıma: Bir allojenik bireyin antijen sunan hücreler üzerindeki MHC moleküllerinin T hücreleri tarafından tanınması. In vivo ortamda allograf reddine ve karışık lenfosit reaksiyonuna (mixed lymphocyte…
  • Alozim: Aynı lokusta bulunan farklı alellerden salgılanan farklı özellikteki enzimlerdir.
  • Alternatif akım: Yönü ve genliği belirli zaman aralığıyla tekrar ederek değişen elektriksel akım. Üretimi, elektrik akımı geçen kabloda oluşan manyetik alan ve manyetik alandan etkilenen kabloda oluşan elektrik akımı…
  • Alternatif Eşleşme: Aynı öncül RNA ile farklı mRNA'ların oluşturulması. Bu durum, farklı aminoasit kompozisyonlara ait proteinlerin oluşturulmasına sebep olabilir ya da sadece 3' UTR uzunluğunu değiştirebilir. Alternatif…
  • Alternatif RNA uçbirleştirmesi: Bir transkriptin belirli bölgelerinin farklı şekillerde birleştirilerek aynı genden farklı RNA'ların üretilmesi. Alternatif RNA splaysı da denebilir.
  • Altrüizm: Biyolojide; doğrudan kendisine faydası olmasa bile diğer bireyin esenliğini arttıran, kendi esenliğini azaltan davranışlar sergilemektir. Özgecilik de denir.
  • Alveol: Havayı kılcal damarlara geçmeden önce temizleyen yapı. Hava, nefes alındığında burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, akciğerler, bronşlar, bronşçuklar ve alveoller şeklinde bir yol izler.
  • Alyuvar: İçindeki hemoglobin ile oksijeni bağlayarak taşınmasını sağlayan kırmızı renkli kan hücresi. Omurgalı hayvanların kanında bulunur. Memelilerde yuvarlak ve çekirdeksiz, sadece lama ve devede diğer omurgalılarda…
  • Amfetamin: Merkezi sinir sistemini aşırı uyaran bir grup ilaçtır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), narkolepsi ve obezite tedavisinde kullanılır.
  • Amfiartoz: Çok az veya özel durumlarda oynayabilen eklemler. Örnek olarak kalça ve omurga arasındaki eklemler verilebilir.[1]
  • Amfipatik: Birbirine zıt, hidrofobik ve hidrofilik molekülün birlikte bulunmasıdır. Yağların bu yapıda olması, canlılığın su içerisinde başlaması için önem arz etmektedir.
  • Amfizem: Dokularda normal durumların dışında hava bulunmasına bağlı genişleme. Genellikle akciğerde görülür. Özellikle KOAH hastalarında rastlanma sıklığı yüksektir.[1][2]
  • Amigdala: Korku, haz ve saldırganlık gibi duyguların ortaya çıkmasını sağlayan beyin bölümüdür. Limbik sistemin bir parçasıdır ve beynin temporal lobuna bitişiktir. Duygusal tepkileri kaydeder, işler ve hatırlar.…
  • Amilaz: Tükürük bezlerinde bulunan ve nişastanın hidrolizini katalize eden bir sindirim enzimidir. Kimyasal sindirim sürecini başlattığından sindirimde önemli bir yeri vardır. Tükürük bezlerinde ve pankreasta…
  • Amino asit: Proteinleri oluşturan temel yapıtaşlarıdır. Bilinen 500 civarında amino asit vardır, bunların 22 tanesi canlıların yapısına katılır ve 20 tanesi standart amino asit olarak bilinir. Her aminoasit…
  • Amnezi: Beyinde meydana gelen hasarın bir sonucu olarak ortaya çıkan hafıza kaybı. Kazalardan sonra ortaya çıkabildiği gibi bastırma türünde bir savunma mekanizması ile de ortaya çıkabilir.
  • Amniyon: Sürüngenlerde, kuşlarda ve memelilerde dölütü (embriyoyu) saran ve içerisinde amniyon sıvısı bulunan zardır. Karada yumurtlayan hayvanların tümünün yumurtasında da bulunan amniyon, balıkların ve kurbağagillerin…
  • Amniyon sıvısı: Amniyon kesesi içerisinde bulunan ve dölütün (embriyonun) nemli, su içeren bir ortamda yüzmesini sağlayan sıvıdır.
  • Amniyosentez: Genellikle hamileliğin ikinci veya üçüncü trimesterinde yapılan doğum öncesi test. Fetüsteki Down sendromu gibi genetik bozukluklar ya da kromozonal bir durum olup olmadığının teşhis edilebilmesi için…
  • Amonyum dikromat: Altı değerlikli kromun bir inorganik bileşiği. (NH4)2Cr2O7 formülüne sahiptir, turuncu renkli parlak kristal bir katıdır. Kolayca tutuşur ve yandığı zaman yeşilimsi bir tortu oluşturur.
  • Amorf katı: Şekilsiz katı veya camsı katı, atomların kararlı bir kristal yapıda bulunmadığı katılar. Rastgele, gelişigüzel bir yapıda olabilirler. Belirli bir sıcaklıkta uzun süre bekletilen amorf katılar yavaş yavaş…
  • Amper: Uluslararası Birimler Sistemi'nde (SI) elektrik akımının birimidir.[1] Akım şiddetinin birimi olan Amper, adını Fransız fizikçi André Marie Ampère'den almaktadır.
  • Ampermetre: Elektrik devrelerinden geçen akım şiddetini ölçen alet.[1]
  • an-: Olumsuzluk anlamı katan bir ön ektir. Örneğin "Analjezik", "acısızlaştırıcı" anlamına gelir ve ağrı kesici ilaçlar için kullanılır.
  • Anabolizma: Canlı hücrelerde basit maddelerden karmaşık moleküller sentezlendiği, enerji gerektiren biyokimyasal reaksiyonlar serisidir.
  • Anaerob: Oksijenin yokluğunda yaşayabilen ve üreyebilen organizmalardır. Anaerob canlılar, oksijenli solunum yapan aerob canlılara göre daha az kazançlıdır. Bunun sebebi, aerobik solunumda daha fazla enerji açığa…
  • Anafaz: Hayvan veya bitki hücrelerinin bölünme evresi. Bu evrede iğ iplikleri kardeş kromatitlerin kinetokor bölgelerine tutunur, kardeş kromatitler hücrenin zıt kutuplarına doğru hareket etmeye başlar. Bu evre…
  • Anagenez: Evrimsel süreçte türlerin modifikasyonlar sonucu değişmesi ancak türleşmenin (atasından farklı yeni türlerin) oluşmaması durumudur.
  • Anahtar fosil: Dar bir jeolojik zaman aralığında yaşamış ve ortam koşullarının değişimi ile yok olmuş, bu zaman aralığını simgeleyen, farklılıkları ve/veya bollukları ile kolayca ayırt edilen ve tanınabilen, geniş bir…
  • Anakronizm: Bir kişi, nesne yahut yaşanmış olaylardan bahsederken zamanda geçen olayları ve kişileri karıştırma ve yanlış anlatma, yani tarihte yanılgıya düşme durumudur. Örneğin; "II. Bayezid, oğlu I. Selim'e elektronik…
  • Analitik Kimya: Maddenin kimyasal bileşenlerini, madde içerisindeki miktarlarını nicel ve nitel olarak inceleyen bilim dalıdır.[1] Analitik kimya ile yiyeceklerin besin içeriği, kan tahlili, idrar tahlili, suyun içerisindeki…
  • Analjezik: Ağrı dindirmek ve acı yitimine yol açmak için kullanılan her türlü ilaca verilen isim. Yunanca "olmadan" anlamına gelen "an-" ve ağrı anlamına gelen "-algia" kelimelerinden oluşmuştur.
  • Analog: Biyolojide, görünüş olarak benzer ancak köken olarak farklı yapılar için kullanılan terim. Örneğin midye ve balıklarda solungaçlar köken olarak tamamen farklıdır ancak görünüş ve işlev bakımından benzerdir.
  • Analoji: Benzeyen ve benzetilen iki nesne veya nesne grubu arasında ortak olduğu düşünülen bir benzetme yönü çerçevesinde kurulan benzerlik veya yapılan karşılaştırmadır. Benzetme yönünün geçerli olduğuna yönelik…
  • Anamnez: Tıpta; daha etkili teşhis ve daha etkili tedavi için hasta ve yakınlarından hastalığın geçmişi ile ilgili bilgi toplanmasıdır. Hastalık öyküsü olarak da bilinir.
  • Anapsit: Temporal boşluklara sahip olmayan kafatası tiplerini bulunduran omurgalı grubudur. Evrimsel olarak sürüngenlerin en eski alt sınıfı oldukları düşünülür. Paleontolojik olarak bu kafatası tiplerinin izleri…
  • Anastomoz: Dallı bir yapıda iki veya daha fazla uzantının gerçekleştirdiği birleşme. Kan damarlarının birleşmesi buna örnektir.
  • Anatomi: Canlıların vücut yapılarını ve düzenlerini tanımlayan ve inceleyen bilim dalıdır.
  • Anatomik Pozisyon: Vücudun dik durduğu, her bir kolun vücudun yanına doğru asılı olduğu, avuç içlerinin açık ve dışarıya baktığı, bacakların ve altındaki üyelerin düz ve öne baktığı duruş planıdır. Anatomik pozisyon, vücudun…
  • Androfobi: Erkeklere karşı duyulan aşırı korku.
  • Androjen: Erkeklik ile ilişkilendirilen vücut gelişimi, kıl uzaması, ses kalınlaşması gibi özellikleri oluşturan ya da bu özelliklerin gelişmesini uyaran bir kimyasala verilen genel isimdir. Kimi zaman erkek cinsiyet…
  • Androjeni: Erkeksi ve kadınsı görülen özelliklerinin karışımına verilen isimdir. Biyolojik cinsiyet, toplumsal cinsiyet veya cinsel kimlik ile ilgili olabilir.
  • Andropoz: Erkeklik hormonu olan testosteronun azalmasıyla ilişkili bir durumdur. Menopozdan farklı olarak testosterondaki azalma ve semptomların gelişimi, kadınlarda meydana gelenden daha kademelidir. 50'li yaşlarındaki…
  • Anensefali: Bir canlının beyni olmadan ya da beyni gelişmeden doğması durumudur. Bir canlı, beyin sapı var olduğu sürece beynin geri kalanı olmaksızın varlığını bir süre sürdürebilir.
  • Anestezi: Ameliyat gibi tıbbi işlemler sırasında ağrı hissetmenizi önlemek için anestezik adı verilen ilaçların kullanımıdır. Anestezikler, tıbbi işlem yapılan bölgede sinirlerinizden beyninizdeki merkezlere giden…
  • Angström: Bir metrenin on milyarda birine karşılık gelen uzunluk birimidir.[1] Yani 1 Angström 0,0000000001 metredir. Matematiksel olarak 1*10-10 m veya 1e-10 m şeklinde gösterilir. Işın dalga boyunun ölçülmesinde…
  • Anhedoni: Eskiden keyif alınan aktivitelere olan ilginin azalması ve zevk alma yeteneğinin azalması. Anhedoni, depresyon, şizofreni ve diğer bazı akıl hastalıklarının temel klinik özelliklerinden biri.
  • Aniziyen Çağı: Günümüzden 247.2 milyon yıl önce ile 242 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Orta Triyas Devresi'nde bulunan 2 çağın altta olanıdır.
  • Anizogami: Bir cinsiyetin diğerinden daha büyük eşey hücresi (yumurta veya sperm) ürettiği eşeyli üreme şeklidir. Heterogami olarak da bilinir.
  • Anjiyosperm: Üreme organları çiçeklerinde bulunan ve en yakın tarihte evrimleşmiş bitki grubudur. Detaylı bilgiyi buradan alabilirsiniz.
  • Anlamsız mutasyon: Bir kodonun sentezlemesi gerekenden farklı bir aminoasiti sentezlemesine neden olan nokta mutasyonudur. Örneğin, Orak Hücre Anemisine sebep olan bir anlamsız mutasyonda 11.kromozomda GAG olması gereken…
  • Anne etkisi: Bireylerin sadece annelerinden kaynaklı, genetik olmayan etkilerden ötürü tür içerisinde çeşitliliğin oluşması durumudur.
  • Anoksi: Oksijen yetmezliği, vücut hücrelerinin normal fonksiyonlarını gerçekleştirecek oksijenden yoksun kalması anlamına gelen bir terim.
  • Anomali: Beklenen değer, kural veya özellikten sapma; doğuştan kusurlu oluşum veya normalin dışında olmak anlamlarına gelen bir terim.
  • Anöplodi: Organizmanın kromozom sayısındaki anormalliktir. Hücrelerin bir ve ya birden fazla kromozom kazanması ya da kaybetmesi ile ortaya çıkar. Anöploidinin insanlardaki örneği 46'dan fazla veya az kromozom…
  • Anoreksi: Anormal derecede düşük vücut ağırlığı, kilo alma korkusu ve vücut ağırlığının çarpık bir algısı ile karakterize edilmiş bir yeme bozukluğu hastalığıdır. Anoreksi hastası insanlar, kilolarını ve vücut…
  • Anormal Psikoloji: Toplum tarafından genel kabul görmüş normlardan büyük ölçüde farklılaşan, kabul edilemeyecek türden davranışları tanımlayan, araştıran ve anlamaya çalışan psikoloji dalıdır.
  • Anot: Yükseltgenme tepkimesinin meydana geldiği noktadır. Genel olarak bir anotta, elektrik potansiyeli nedeniyle negatif iyonlar veya anyonlar reaksiyona girme ve elektron verme eğilimindedir.
  • Antagonistik pleiotropi: Bir genin hayatın erken dönemlerinde yararlı etkileri olurken ilerleyen zamanlarda zararlı etkilerinin ortaya çıkması. Gen etkisini göstermeye başladığı zamanda taşıyıcı çoktan diğer bireylerden daha…
  • Antelmintik: Bağırsak solucanlarının üremesini durduran veya onları öldüren ilaç.
  • Anten: Elektromanyetik dalgaları yakalayan veya yayan cihazlardır. Temelde, alıcı anten ve verici anten olarak ikiye ayrılırlar. Alıcı antenler, elektromanyetik dalgaları yakalayıp iletim hatlarında yayarken…
  • Anteriyor: Anotomide bir bireyin ön kısmı. Ayrıca ön tarafta bulunma durumunu da ifade eder.
  • Antianlamlı DNA/RNA: Bir genin kodlayan/anlamlı sarmalını tamamlayan tek sarmallı nükleik asit. Aynı zamanda aynı genden üretilen mRNA'ya da tamamlayıcıdır.
  • Antibakteriyel: Bakterilerin üremesini durduran veya onları öldüren kimyasal maddeler.
  • Antibiyogram: Bir bakterinin duyarlı olduğu antibiyotiği belirlemek için yapılan test.
  • Antibiyotik: Mikrobik canlıların üremesini durduran veya onları öldüren kimyasal maddeler. Bakteri, mantar gibi organizmalar tarafından veya kimyasal yolla sentezlenirler. Virüsleri öldürmek için kullanılamazlar.
  • Antidot: Bir zehir veya ilacın zararlı etkisini engelleyen veya ortadan kaldıran madde. Panzehir olarak da bilinir. Örneğin metanol zehirlenmesine karşı kullanılan etanol, bir antidot görevi görmektedir.
  • Antifungal: Mantarların üremesine engel olan veya onların öldürülmesini sağlayan kimyasallardır. Antimikotik de denir.
  • Antijen: Tek başına veya kompleks bir molekül oluşturduktan sonra bağışıklık tepkisini yaratma yeteneğine sahip olan ve bağışıklık sisteminin bir ürünü ile bağlanabilen vücuda yabancı bir madde.
  • Antijenik bölge: Proteinlerin savunma sistemimiz tarafından algılanıp bir tepkiye neden olan bölgeleridir.
  • Antikor: Antijen adı verilen yabancı bir maddenin varlığına yanıt olarak bağışıklık sistemi tarafından üretilen ve bu etkenlerin patojenik (hastalık yapıcı) yeteneklerini önleyen koruyucu bir protein. Antikorlar…
  • Antimadde: Maddenin atomaltı parçacıklarına göre zıt özellik taşıyan parçacıklardan oluşan madde. Antimadde, Büyük Patlama'dan sonra oluşmuştur ve evrende çok az bulunur. Evrendeki tüm parçacıkların bir antiparçacığı…
  • Antimikrobiyal: Mikroorganizmaların üremelerine engel olan veya onları öldüren maddeler. Özellikle patojenik (hastalık yapıcı) mikroorganizmaların etkinliğini durdurmayı amaçlarlar.
  • Antiparaziter: Parazitlerin üremelerine engel olan veya onları öldüren maddeler. Genellikle belirli bir sınıftaki sınırlı sayıda parazite karşı etkilidirler.
  • Antiseptik: Mikroorganizmaların üremelerine engel olan veya ölümlerine yol açan kimyasal maddeler. Antiseptikler insanlarda genellikle toksik etkiye sahip değildirler.
  • Antiserum: İmmunize edilen canlıların kanından elde edilen ve içinde antikor bulunan (korpusküler element içermeyen) sıvı kısım, serum.
  • Antisosyal kişilik: Toplumun kural ve kanunlarına uyamayan, kendini kontrol edemeyen, çekinme ve kontrol özellikleri olmayan davranışlara sahip kişilik türüdür. "Psikopatik kişilik" veya "psikopat" olarak da bilinir.
  • Antropofobi: İnsanlardan veya toplumdan aşırı korkma olarak bilinen, Yunanca'da "insan", "toplum" anlamlarına gelen άνθρωπος ("ánthropos") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phóbos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Antropoloji: İnsanlığın evrimsel kökenlerini, bir tür olarak diğer türlerden farklılığını, zaman içinde sosyal varoluş biçimlerimizdeki büyük çeşitliliği anlamak amacıyla insanlığın sistematik olarak incelenmesi.…
  • Apandisit: Apandiks organının iltihaplanması durumudur.
  • Apendiküler İskelet: Omurgalılarda aksiyel iskelet dışında kalan, alt ve üst ekstremite kemiklerinden oluşan bölge.
  • Apifobi: Arı korkusu olarak bilinen terim.
  • Aplazi: Bir organ veya dokunun normal olarak gelişmemesi veya işlev görmemesi.
  • Apoptoz: Hücrelerin genetik olarak embroyonik morfogenez ve gelişim, metamorfoz ve imün sisteminin B ve T hücrelerinin gelişimi sırasında, belli zamanlarda programlı bir şekilde ölümü. Apoptozdaki bozukluklar,…
  • Aposematizm: Uyarıcı renklenme olayıdır. Zehirli veya av olan türlerin parlak renklerinin ya da çarpıcı desenlerinin avcılar için uyarıcı olarak iş görmesi olarak da bilinir. Çarpıcı renkleri olan zehirli kurbağalar buna…
  • Apse: Piyojenik mikroorganizmalar tarafından oluşturulan ve içinde irin biriken lokalize şişlik, çıban.
  • Apsiyen Çağı: Günümüzden 125 milyon ile 113 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimi. Dünya çapında biriken kayaları temsil eden Alt Kretase Devresi'ndeki altı ana bölümden beşincisi. Apsiyen…
  • Aquafobi: Sudan aşırı korkma olarak bilinen, Yunancada "su" anlamına gelen ὕδωρ ("húdōr") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terimdir.
  • Ara nöron: Gelen ve giden duyusal bilgileri koordine eden nöron tipidir.
  • Ara tür fosili: Evrimsel süreçte hem ata türe, hem de torun türe ait özellikleri bünyesinde barındıran canlı türlerinin fosilleşmiş kalıntıları. 
  • Ara-bul-geriye getir: Bellekte depolanmış olan bir bilgiye ulaşıp onu hatırlama işlemidir.
  • Araçsal koşullanma: Yapıldığı zaman bir ödüle götüren davranımın gittikçe kuvvetleneceğini ve bu ödülle bir ilişki kurulacağını düşünen koşullanma tekniğidir. Operant koşullanma (İng: "Operant conditioning") adı da verilir.
  • Araknofobi: Örümcek korkusu olarak bilinen, Yunancada "örümcek" anlamına gelen ἀράχνη ("arachno") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Ardıllık: Ortamdan (canlı yaşamayan alan) çevreye (canlıların yaşayabildiği alan) dönüşen bir alandaki bitki örtüsünün, ortamın ekolojik koşullarının değişmesiyle sıralı değişimidir. Süksesyon olarak da isimlendirilir. 
  • Aritmetik Ortalama: Bir veri grubunda bulunan verilerin toplamının veri sayısına bölünmesi ile elde edilen değerdir.[1] Matmatiksel olarak şöyle gösterilir:
  • Arka beyin: Beynin en alt kısmıdır; beyin sapı, medulla ve serebellumdan (beyincik) oluşur.
  • Arkaplan yok oluşu: "Normal" zamanlarda olan yok oluşlardır. "Kitlesel yok oluşlar" ile tezat gösterirler.
  • Arkea: Prokaryot grubunun atalarından fazla ayrılmamış bir alemi. Diğer tüm prokaryotlar Öbakteriya'da gruplandırılır. Günümüzdeki Arkebakteri türleri ekstrem koşullarda yaşarlar. Üç ana grubu: halobakteri,…
  • Arkeoastronomi: Gökyüzündeki olayları, geçmişte insanların nasıl incelediğini, çalıştığını ve kültürel etkilerini inceleyen bilim dalıdır. Bu alanda yapılan çalışmalarda pek çok bilim dalından faydalanılmaktadır.
  • Arkeoloji: Çeşitli maddi kalıntılar aracılığıyla eski insan yaşamını ve aktivitelerini inceleyen bilim sahasıdır.[1] Kelime, köken olarak Yunancada eski şeyler anlamına gelen archaia ve bilim ya da mantık anlamına…
  • Arkezoa: Cavallier-Smith'in önerdiği, çekirdeği ve çubuk şeklindeki kromozomu olan en eski tek hücreli ökaryotları barındıran ama mitokondri ya da plastid içermedeği için prokaryotlar ve ökaryotlar…
  • Armonik: Temel ses dalgasıyla beraber ortaya çıkan ses dalgalarıdır. Armonilerin frekansı temel ses dalgasının katsayılarından oluşur.
  • Artinskiyen Çağı: Günümüzden yaklaşık olarak 290.1 milyon yıl ile 279.3 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir.
  • Artık Bileşik: Daha büyük bir molekülün parçası oldukları zaman, aminoasitlere ya da nükleotitlere verilen isim.
  • Artkafa lobu: Beyin kabuğunun görme işlevinde kullanılan bölümüdür.
  • Asefali: Doğuştan başsız olma durumu. Yunanca "baş" anlamına gelen képhalê (İng:"head") kelimesine olumsuzluk öneki olan "a-" getirilerek oluşturulmuştur.
  • Aseksüel: Biyolojide eşeysiz olma hali. Cinsel yönelim olarak ise cinsel ilgiye sahip olmayan kişilere verilen ad. 
  • Aseptik: Mikropsuz. Zararlı bakteriler, virüsler veya diğer mikroorganizmaların neden olduğu kontaminasyondan uzak olma durumu.
  • Asetilkolin: Bazı nöronların sinapslarında bulunan bir tür sinirsel aktarıcıdır. Kısaca "ACh" olarak bilinir.
  • Asit: Suda çözündüğünde hidrojen iyonu (H+) derişimini artıran, pH'ı 0 ile 7 arasında olan kimyasal çözeltiler. Tatları ekşi olan asitler mavi turnusol kağıdının rengini kırmızıya çevirir. Ayrıca gıdaların…
  • Aşı: Belirli hastalıklara neden olan patojenlere karşı bağışıklık kazandıran tıbbi araç. Latince "inek" anlamına gelen "vacca" kelimesinden türemiştir. Aşı, 1796 yılında sığır çiçeği lezyonlarının insanlarda…
  • Asılsız Üstünlük: Kişinin kendi özelliklerini ve becerilerini diğerlerinden üstün görmesi olarak bilinen bir tür bilişsel taraflılık. Özellikle zeka veya bir testi yapabilme yeteneği gibi istenilen kişisel özelliklere…
  • Aşırı metal biriktiriciler: Öldürücü konsantrasyonlardaki toksik elementleri çevrelerinden tedarik ederek dokularında aktif halde depolayan bitkiler.
  • Asseliyen Çağı: Günümüzden yaklaşık olarak 298,9 milyon ile 295,5 milyon yıl öncesi arasını kapsayan jeolojik zaman dilimidir. Sisuraliyen Devresi'nin dört evresinden ilkidir.
  • Asterizm: Gece gökyüzünde net bir şekilde gözlemlenebilen, belirgin ve tanıdık şekiller oluşturan popüler yıldız gruplarıdır. Üyeleri aynı takımyıldızında yer alabileceği gibi farklı takımyıldızlarından da olabilir.…
  • Astım: Bronşiyollerin solunumu çok zorlaştıran kasılmaları (spastik kontraksiyonu) ile karakterize edilen bir hastalıktır. Popülasyonda yaklaşık %3'ünde, yaşamların herhangi bir döneminde ortaya çıkar. Genel…
  • Astrafobi: Şiddetli gök gürültüsü ve şimşekten aşırı korkmak olarak bilinen, Yunancada "yıldırım" anlamına gelen ἀστραπή ("astrape") ve "korku" anlamında gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Astrobiyoloji: Evrende yaşamın ortaya çıkmasını, evrimini ve biyolojik süreçleri, jeokimyasal ve biyokimyasal etkenler ile inceleyen disiplinler arası bir bilim dalı. Eksobiyoloji olarak da adlandırılır. Güneş Sistemi'nin…
  • Astrofizik: Evren de dahil olmak üzere astronomik nesnelerin ve olayların fizik ve kimya kullanarak yapısını ve ne olduklarını inceleyen astronomi dalı. Gök cisimlerinden yayılan ışık ve elektromanyetik dalga gibi…
  • Astrofoğrafçılık: Gök cisimlerinin fotoğraflanıp bilgisayar ortamında işlenmesi. "Astro" kelimesi, Antik Yunancada "aster" kelimesinden gelip "yıldız" anlamına gelmektedir.
  • Astrokimya: Evrendeki molekülleri, Dünya dışında bulunan kimyasal elementleri, kimyasal maddeleri ve bunların etkileşimlerini geniş alanlarda, özellikle moleküler gaz bulutlarında inceleyen bilim dalı. Astronomi…
  • Astronomi: Gök cisimleri ve fenomenlerini inceleyen bilim dalıdır. Gök cisimlerini, fenomenlerini ve gök cisimlerinin kökenlerini açıklamak için fizik, kimya ve matematik kullanır. Astronominin ilgi alanına gezegenler,…
  • Astronomik birim: Yaklaşık olarak 150 milyon kilometreyi ifade eder. Güneş ile Dünya arasındaki mesafenin yaklaşık değeridir. Güneş ile Dünya arasındaki mesafe zaman zaman değiştiği için en uzak oldukları nokta ile en…
  • Astronot: Bir uzay görevi için uzay aracının bir üyesi olarak uzaya çıkan insanlara verilen isim. Astronot terimi, daha geniş olarak uzaya çıkmış herkesi tanımlamak amacıyla da kullanılmaktadır. Eski Yunancada…
  • Ataksi: Kasların nasıl çalıştığını koordine etme konusunda yaşanan sorunlardır. Garip, ağır veya sakar hareketlere yol açar. Neden gerçekleştiğine bağlı olarak ataksinin etkilerini tedavi etmek veya tersine çevirmek…
  • Atarca: Bir atom çekirdeğindeki gibi sıkıca bir araya gelmiş, neredeyse tamamen nötronlardan meydana gelen ve ritmik fasılalarla uzaya radyo dalgaları gönderen, kütlesi içine çökmüş nötron yıldızları. LGM-1,…
  • Atardamar: Kalpten vücuda kan taşıyan kan damarlarıdır. Atardamarların çoğu oksijen bakımından zengin kan taşır fakat bu durumun istisnaları da bulunmaktadır. Bu istisna damarlar, pulmoner arter ve umblikal arterdir.…
  • Atasal: Evrim Ağacı üzerinde, ortak atanın torun türlerle ortak olarak paylaştığı özellikler. Zıt anlamlısı edinilmiş ya da gelişmiştir.
  • Atavizm: Bir canlının yaşayan türdeşlerinden farklı olarak çok eski bir atasal özelliği göstermesi. Tüm canlılarda ve insanda atavizme uyan çok sayıda örnek bulunmaktadır. İnsanda görülen meme başları ya da kuyruklu…
  • Ateizm: Tanrı veya ruhsal varlıklar gibi metafizik inançları reddetmektir. Tanrıtanımazlık olarak da bilinir.
  • Atipofobi: Başarısızlıktan ve hata yapmaktan aşırı korkmak olarak bilinen, Yunancada "talihsiz" anlamına gelen ᾰ̓τῠχής (İng: "unfortunate") ve "korku" anlamına gelen φόβος ("phobos") kelimelerinden oluşan bir terim.
  • Atım alanlı jel elektroforezi: Büyük DNA moleküllerini birbirlerinden ayırmak için kullanılan bir elektroforez tekniğidir.
  • Atlantik Çağı: Kuzeybatı Avrupa'da sıcaklıkların şimdikinden daha sıcak olduğu, günümüzden yaklaşık 7500-5000 yıl öncesine ait ıslak okyanus iklimi dönemi.
  • Atmosferik pencere: Elektromanyetik enerjinin atmosferden geçebildiği dalga boyu aralıkları. Uzaydan dünya yüzeyine ve dünya yüzeyinden uzaya ulaşan elektromanyetik radyasyonun daha etkin bir şekilde geçtiği belirli dalga…
  • Atom fiziği: Atomun ve moleküllerin yapısını, enerji düzeylerini, moleküller arası bağlar ve elektronik geçiş spektrumu gibi olayları inceleyen bilim dalı.[1] Atomlar çok küçük yapıda olduklarından, özellikleri dolaylı…
  • Atom kütlesi: Bir atomun kütlesinin, atomik kütle birimi cinsinden ifade edilmesidir. Bağıl atom kütlesi veya ortalama kütle olarak da bilinir. Bir atomdaki protonların, nötronların ve elektronların kütlelerinin toplamıdır.
  • Atom numarası: Kimyasal bir elementin çekirdeğindeki proton sayısı. Almancada sayı anlamına gelen "Zahl" kelimesinin baş harfi olan Z ile gösterilir. Proton sayısı elementler için ayırt edici bir özelliktir. Her elementin…
  • Atomculuk: Atomizm ya da Bölünmezcilik olarak da bilinir. Evrenin bölünmez parçaların (atom) kümelenmesinden meydana geldiğini ileri süren öğretidir. Antik Çağ düşünürleri Empedokles, Anaksagoras ve "Abdera düşünürleri"…
  • Atomik Kütle Birimi: Atomik boyutlardaki temel kütle ölçü birimi. Kimyager John Dalton'a ithafen Dalton (Da) olarak da adlandırılır. 1 Atomik Kütle Birimi (AMU), Karbon-12 atomunun kütlesinin 1/12'sine eşittir.
  • Atomizm: Evrenin bölünmez parçaların (atom) kümelenmesinden meydana geldiğini ileri süren öğreti. atomculuk ya da bölünmezcilik olarak da bilinir. Kurucuları; Antik Çağ düşünürleri Empedokles, Anaksagoras ve "Abdera…
  • Atriyoventriküler Düğüm: Kalp hızı ve ritmini kontrol eden sisteminin en önemli bölümlerinden biridir. AV düğüm olarak da anılır. Elektrik uyarıları üretir ve onları kalp boyunca iletir ve kalbi kalp uyarımını ve pompalanmasını…
  • Atriyum: 1. Kalbin üst kısmında bulunan, toplardamarlardan gelen kanı ventriküllere (karıncıklara) aktaran odacıklar.
  • Australopithecus: Güney ve Doğu Afrika'da bulunan Plio-Pleistosen hominitlerin soyu tükenmiş cinsi. İnsansı maymunlar ve insanlar arasındaki evrimsel bağlantı olarak da bilinir.
  • Avogadro Sayısı: Bir elementin 1 molündeki atom sayısı veya bir bileşiğin 1 molündeki molekül sayısı.[1] Avogadro Sabiti olarak da bilinir. Avogadro sayısının ismi İtalyan bilim insanı Amedeo Avogadro'dan gelir. Amedeo…
  • Ayırt edici davranış: Algılamada, iki uyarıcı arasındaki farkı algılayabilme yetisidir.Koşullamada, iki uyarıcıya farklı farklı tepkilerde bulunabilmektir.Sosyal psikolojide; önyargılı davranarak, ırk ya da din ayırımında…
  • Ayrıklık (Trans-Düzenleme): Ebeveynlerinden mutant ve doğal aleller aktarılmış olan, iki özellik açısından da heterozigot genler. Genlerin karşılıklı iki DNA zincirinde çapraz olarak iki baskın ya da iki çekinik özellik bulunması…
  • Ayrılma kuralı: Bir genin iki farklı alelinin ayrılarak farklı gametlere dağılması. Tamamen rastgele gerçekleşir. Eğer genler homozigot ise gametlerdeki ayrılan genler %100 aynı olur. Fakat eğer ayrılan genler heterozigot…
  • Ayrılmama: Hücre bölünmesi (mitoz/mayoz) sırasında homolog kromozomların veya kardeş kromatitlerin düzgün bir şekilde ayrılamaması. Üç şekilde gerçekleşebilir:
  • Ayrışım: Hücre bölünmesinin anafaz evresinde kromozom çiftlerinden her birinin zıt kutuplara çekilmesi.
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close