mimesis doğanın canlıların insanın sanatla arasındaki ilişkidir bir doğa resmi, hayvan tasfirli makale, yunanca taklit anlamına gelen bu kelime geçmiş dönem yunan flozoflarını belli müzakerelere yöneltmiştir,... Daha fazla göster
mimesis doğanın canlıların insanın sanatla arasındaki ilişkidir bir doğa resmi, hayvan tasfirli makale, yunanca taklit anlamına gelen bu kelime geçmiş dönem yunan flozoflarını belli müzakerelere yöneltmiştir, o dönemde sanatın,doğanın kopyası olmasında çoğunluk ortak fikirde olmasına karşın gidişat yolları farklıdır belli bir kitle sanatın kopya olduğunu kabul eder fakat sanatin sadece kopyayla sınırlı kalmayacağını savunur sanatçının kopyayı taslak olarak kullanıp baştan yaptığını söyler savunma olarak, eğer sadece kopya olsaydı hiçbir resim arasinda fark olmayacağını bir takım benzerlikler olsada ön planda farkları olduğunu savunur bu farkı sanatçı katmasına rağmen bir sanatçının iki eserinin arasinda bile belirgin farkla olduğunu söyler diğer bir kitle ise daha mistik şeylere inanır sanatın baştan aşağı kopya olduğunu savunur hatta kopyanın kopyası, bir insan daha orjinalini görmemişken nasıl kopyayı orjinale benzetebilir bir ayna misali sadece gördüğünü yansıtabilir,sanatçılar zaten o sanatı yapıcak kabiliyete sahip olmadıkları için en fazla tekrarlayabilirler ki sanatçılar bile bir kopyadır, mükemmelin kopyası, ideallerin kopyası,eşsiz, eksilmeyen ,artmayan saf estetik, hep var olan ,doğumsuz ,olümsüz ruhsal güzellik, bilinmeyen, görülmeyen ,asil gerçek ,güzelliklerin atası.
idealler, idealler bizim gerçek dediklerimizin gerçeği bizim gerçeklerimiz onların yansıması hiç güneş doğmayan bir yerde ayın güzelliğini resmeden bir adam aydır onun gözlerini kamaştıran ne kadar fani bilmez ayın kimin gölgesi olduğunu aydır onun güneşi aklı almaz aydan daha parlak ihtişamlı bir gerçeği sırf aklı almıyor diye gerçek yok olmaz, biz de bu ressam gibiyiz platonun düşüncesine göre biz ideallerin yansımasıyız platon bu düşüncesini mağara alegorisinde net bir şekilde açıklar "yer altında bir mağara icinde doğduğundan beri dışarı çıkmamış elleri kelepçeli insanlar yüksek yerde bir ateş parlıyor arkada mahkumlar ve ateş arasında bir yol var yolda alçak bir duvar âdeta kuklacıların sahnesine benziyor, kuklacıların elinde insana ,ağaca , taşa benzeyen kuklalar var kuklacılar konusuyor kuklaları hareket ettiriyor mahkumlar sadece ateşin duvara vuran gölgeleri kuklacilarin yankılarını duyabiliyor bu gölgeler onların gerçeğidir kim inandırabilir onları bunların hepsinin sahte olduğuna tüm gerçeklerinin yalan olduğuna gerçeği göstersek bile görmek isterler mi güneşi göstersek acımaz mı gözleri gölgelerini gördükleri şeylere bakarken gözleri kamaşmaz mı aklı karışmaz mı ona şimdiye kadar gördüklerin gölge desek,inkâr etmez mi o gölgeler gerçekten daha gerçek gelmez mi zorlasak onu ışığa bak diye çevirmez mi gözlerini bakabildiklerine gölgeler daha açık daha mantıklı gelmez mi gördüklerinden rahatça görücek tabi önce gölgeleri sonra sudaki yansımaları en son güneşi,yıldızları,ayı o zaman gerçeği anlar.Tekrar karanlığa soksak onu dayanabilir mi,mağaradakilere anlatsa gerçeği ona inanırlar mı,alay etmezler mi onunla, adam onları yukarı çıkarmaya çalışsa öldürmezler mi adamı."platona göre bizim gerçeğimiz mağara,güneşimiz ateş,idealler mağara çıkışı platona göre sadece sanat değil herşey kopyadır bu yüzden sanatın yanlış olduğunu sansürlenmesi gerektiğini söyler çünkü kötünün kopyası yoktur,iyinin kopyası vardır eğer sanat ideallerin kopyası ise sanat güzel,iyi ve estetik olmalıdır yani komedi,trajedi,destan sansürlenmeli insan ahlakını bozduğunu söyler bu yüzden yazarları yozlaşmış olduğunu söylemektedir.
(...)