Tepki süresi, çoğu durumda görsel olan duyusal bir uyaranın ortaya çıkması ile deneğin vazifesel bilişsel tepkiyi vermesi arasındaki zaman olarak tanımlanır. Tepki süresi genellikle ölçülmesi basit olan... Daha fazla göster
Tepki süresi, çoğu durumda görsel olan duyusal bir uyaranın ortaya çıkması ile deneğin vazifesel bilişsel tepkiyi vermesi arasındaki zaman olarak tanımlanır. Tepki süresi genellikle ölçülmesi basit olan bir psikolojik yapıdır ve ölçüm sürecinde deneklerden bir butona basmaları beklenir. Bu kavramın bilimsel geçmişi daha geriye gitse de güncel tanımı ile ilk kez, diferansiyel psikolojinin kurucusu ve Darwin'in kuzeni olan Sir Francis Galton (1822-1911) tarafından kapsamlı bir şekilde irdelenmiş ve hakkında hipotezler geliştirilmiştir. Tepki süresi kavramı, psikoloji alanının kantitatif ve deneysel olan bir bilim olarak ortaya çıkmasına büyük katkıda bulunmuştur. 19. yüzyıl zarfında Galton, diferansiyel psikoloji bağlamında bireyler arasındaki farkları tepki süresi temelinde incelerken, Wilhelm Wundt (1832-1920) ise aynı şekilde 1861 yılında Leipzig'de deneysel psikoloji laboratuvarını kurarak, tepki süresi kavramı çerçevesinde araştırmalar düzenlemiştir. 19. yüzyılın psikolojik çalışmalarında tepki süresi kavramının önemini vurgulamak için deneysel psikoloji tarihçisi olan Edwin G. Boring "19. yüzyılın sonlarının zihinsel kronometri dönemi olduğunu" söylemiştir.[1]
Aslen ilginç olan ise tepki süresinin çeşitli bilişsel değişkenlerle yakından ilişkili olmasıdır. Galton, İngiltere'nin o zamanlardaki başbakanı olan Sir William Gladstone da dahil olmak üzere 10,000 kişiye tasarladığı tepki süresi testlerini uygulamıştır. Elde ettiği verilerin ışığında, elinde zekayı ölçmesini sağlayacak IQ testi gibi bir paradigma bulunmasa da, duyusal ayırt etme becerisi ve dışsal uyarılara tepkime süresinin zeka ile ilişkili olduğunu öne sürmüştür. Sosyoekonomik statüyü içeren bir meslek skalası çıkararak bu iddiasını sınayan Galton, meslek grupları arasında önemli bir fark olmadığını gözlemleyince, geriye kalan hayatı boyunca bu tür kronometrik araştırmalardan uzak durmuştur.[2]