Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Pterozorlar, Mesozoyik dönem boyunca gökyüzünü süsleyen uçan sürüngenlerdir. Bu etkileyici canlılar, 228 milyon yıl önce Triyas döneminden 66 milyon yıl önce Kretase’nin sonuna kadar dünyamızda var olmuşlardır.... Daha fazla göster
Pterozorlar, Mesozoyik dönem boyunca gökyüzünü süsleyen uçan sürüngenlerdir. Bu etkileyici canlılar, 228 milyon yıl önce Triyas döneminden 66 milyon yıl önce Kretase’nin sonuna kadar dünyamızda var olmuşlardır. Pterozorların çeşitliliği, uçma yetenekleri ve adaptasyonları, onları paleontolojik araştırmaların ilgi odağı yapmıştır. Bu makalede, su altında avlanma yeteneğine sahip olabilecek pterozor türlerinin varlığını ve bu iddianın bilimsel temellerini inceleyeceğiz.
Darwin’den itibaren pek çok filozof ve bilim insanı genel olarak insana atfedilen bir özellik olan ahlak kavramının evrimsel bir kökene sahip olduğunu düşünmüş ve onun birtakım evrimsel süreçlerin birlikteliğinden... Daha fazla göster
Darwin’den itibaren pek çok filozof ve bilim insanı genel olarak insana atfedilen bir özellik olan ahlak kavramının evrimsel bir kökene sahip olduğunu düşünmüş ve onun birtakım evrimsel süreçlerin birlikteliğinden doğan bir ürün olduğunu ortaya koymuşlardır. Bazı yönlerden ahlakın dolaysız bir şekilde biyolojik evrimsel süreçlerin etkisi altında şekillendiğini söyleyebilmemize rağmen bazı yönlerden de belli başlı bazı ahlak kurallarının tamamıyla dolaysız bir şekilde biyolojik evrimimizle açıklanamayacak kadar karmaşık oluşu ahlak kavramını açıklama çabasını oldukça zorlu ama bir o kadar da gizemli kılmaktadır.
Yazımız boyunca ahlak kavramını 3 bölüm halinde inceleyerek masaya yatıracağız.
Biyolojik cinsiyet ile ilgili anatomik farklılıklar pelviste, halk arasındaki adıyla leğen kemiğinde kolayca ayırt edilebilmektedir. Erkek ve dişi Homo sapiens pelvisleri arasındaki yapısal farklılıklar,... Daha fazla göster
Biyolojik cinsiyet ile ilgili anatomik farklılıklar pelviste, halk arasındaki adıyla leğen kemiğinde kolayca ayırt edilebilmektedir. Erkek ve dişi Homo sapiens pelvisleri arasındaki yapısal farklılıklar, dişi pelvisi ile karşılaştırıldığında daha belirgin ve iyi işaretlenmiş kas ekleri ile birlikte daha büyük eklem yüzeyleri olan erkek pelvisinin daha kalın iskeleti ile ilgilidir.
Daha belirgin farklılıklar ise, elbette dişi pelvisinin doğuma uygun şekilde evrimleşmesinden kaynaklanmaktadır. Peki gerçekten öyle mi?
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş... Daha fazla göster
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Los Angeles'taki Kaliforniya Üniversitesi'nden (UCLA) jeokimyacılar, Dünya'daki yaşamın en az 4.1 milyar yıl önce başlamış olabileceğine dair kanıtlar buldular. Bu, yaşamın gezegenimizde sanılandan 300... Daha fazla göster
Los Angeles'taki Kaliforniya Üniversitesi'nden (UCLA) jeokimyacılar, Dünya'daki yaşamın en az 4.1 milyar yıl önce başlamış olabileceğine dair kanıtlar buldular. Bu, yaşamın gezegenimizde sanılandan 300 milyon yıl önce başlamış olabileceğini gösteriyor. Bir diğer deyişle yaşam, gezegenimizin oluşumu olan 4.54 milyar yıl öncesinden kısa bir süre sonra oluştu. Araştırma sonuçları Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayınlandı. Makalenin eş yazarı ve PNAS üyesi olan UCLA Jeokimya Bölümü akademisyenlerinden Prof. Dr. Mark Harrison şöyle söylüyor:
Yeni araştırma yaşamın, Ay'ın da kraterlerini kazanmasını sağlayan ve 3.9 milyar yıl önce yaşanmış iç Güneş Sistemi meteor bombardımanından önce başladığını ileri sürüyor. Harrison'ın laboratuvarında lisansüstü öğrencisi olan ve makalenin eş yazarlarından Patrick Boehnke şöyle anlatıyor:
Evet, gerçek! Ancak bunu anlamak için önce birkaç temel kavramı bilmemiz gerekiyor.Astrofotoğraf çekmenin en önemli metodu daha düşük enstantane hızları kullanarak daha uzun pozlamalar yapmaktır. Hiçbir fotoğraf anlık olarak kaydedilmez. Her fotoğrafın belirli bir pozlama süresi vardır ve bu süre, sensöre ne kadar ışık düşürüleceğini ayarlar. Pozlama süresinin değeri saniyenin 500'de biri (1/500") olabileceği gibi 30-40 saniye de olabilir, örneğin 20 saniyelik bir pozlama süresine sahip kamera deklanşöre... Daha fazla göster
Evet, gerçek! Ancak bunu anlamak için önce birkaç temel kavramı bilmemiz gerekiyor.
Astrofotoğraf çekmenin en önemli metodu daha düşük enstantane hızları kullanarak daha uzun pozlamalar yapmaktır. Hiçbir fotoğraf anlık olarak kaydedilmez. Her fotoğrafın belirli bir pozlama süresi vardır ve bu süre, sensöre ne kadar ışık düşürüleceğini ayarlar. Pozlama süresinin değeri saniyenin 500'de biri (1/500") olabileceği gibi 30-40 saniye de olabilir, örneğin 20 saniyelik bir pozlama süresine sahip kamera deklanşöre basıldığında 20 saniye boyunca sensörünü açık tutar ve ışık toplar.
Uzun pozlamanın astrofotoğrafçılık için önemli olmasının nedeni kameranın ışık toplama süresini arttırmanın sönük nesnelerin daha parlak ve ayrıntılı şekilde kaydedilmesini sağlamasıdır. Fakat uzun pozlamanın bir dezavantajı vardır: Pozlama yapılırken kameranın veya hedefin kıpırdamaması gerekmektedir.
Tüm Reklamları Kapat
Dünya kendi ekseni etrafında döndüğü için gece gökyüzü de sürekli hareket etmektedir. Bir taraftaki gök cisimleri yükselirken diğer taraftakiler ufka doğru alçalmaktadır. Bu yüzden uzun pozlamalı astrofotoğrafçılık yapılırken pozlama süresi gereğinden uzun olursa yıldız izleri (İng. "star trails") ile karşılaşılır:
Dolayısıyla bu durum, amatör astronomların yapabileceği pozlama süresini ciddi miktarda kısıtlamaktadır. Bu yüzden astrofotoğrafçılar yıldız izleyici (İng. "star tracker") isimli bir alet kullanırlar. Bu cihaz, kamerayı veya teleskobu gökyüzünün hareket hızı ile senkronize şekilde hareket ettirerek gök cisimlerini bir nevi "sabit" kılar:
Gelelim bahsettiğiniz videoya. Bu videoda da bir yıldız izleyici kullanılmış ve gökyüzü sabit tutularak çekim yapılmıştır. Görebileceğiniz üzere Samanyolu ve yıldızlar ufka doğru alçalıp batarken hala kadrajda kıpırdamadan durmaktadırlar. Bununla birlikte belirli aralıklar ile kaydedilen çok sayıda fotoğrafın art arda getirilip videoya dönüştürülmesi ile oluşturulmuş bu time-lapse'de sanki gökyüzü değil de yeryüzü hareket ediyormuş gibi bir etki oluşmaktadır. Ve aslında bu doğrudur! Neticede, bizler yeryüzünden gözlem yaparken gökyüzünün döndüğü algısına kapılırız. Lakin aslında yeryüzünün kendisi dönmektedir.
Bu tarz çekimler yaygındır ve başka örneklerini şu videoda ve bu videoda görebilirsiniz.
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı
görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada... Daha fazla göster
Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada 25 yıllarını gözleri ve algıları kapalı bir şekilde, uyku halinde geçireceklerini düşünürsek, uykunun türümüz için ne kadar önemli olduğunu fark etmek mümkündür. Sadece türümüz için de değil… Neredeyse beynin ilk evrimleştiği zamanlardan beri çeşitli uyku formları da canlılara eşlik etmiştir. Bu durumda, eğer ki evrimsel tarihimizi aydınlatmak, beyinlerimizin nasıl çalıştığını anlamak ve kendimizi daha iyi tanımak için uykunun nasıl evrimleştiğini ve neden var olduğunu anlamamız gerekmektedir. Günümüzde uykunun hem evrimine, hem de canlılardaki işlevine yönelik çok kapsamlı ve çok yönlü birçok araştırma yürütülmektedir. Bu yazıda, güncel uyku araştırmalardan bazı örnekler ve sonuçlar sunarak sizlere sadece uykuyu, evrimini ve hayatımızdaki yerini anlatmakla kalmayacağız; aynı zamanda uykuyla yakından ilişkilendirilen birçok ilginç konuyu (örneğin rüyaları, uyku sırasındaki düşme hissinin neden yaşandığını, vb.) en temel düzeyde ve basit bir dille anlatmaya çalışacağız. Umarım faydalı olacaktır.
Eğer ki uykuyu anlamak istiyorsak, öncelikle onu tanımlamamız gerekmektedir. Ancak biz insanlar da dâhil olmak üzere binlerce farklı hayvan türünün her gün saatlerce yaptığı bu davranışı tanımlamanın çok da kolay olmadığı görülecektir. Merriam-Webster sözlüğü uykuyu “gözlerinizin ve bilincinizin kapalı olduğu doğal dinlenme hali” olarak tanımlamaktadır. Bu daha ziyade halka yönelik ve bilimselliğe pek de ağırlık vermeyen bir tanımdır. Türk Dil Kurumu ise bu olguyu “Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın özellikle “her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı” kısmının aslında bir yanılgı ve hata olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiz. Bu hatadan biraz daha arındırılmış ve biraz daha bilimsel bir tanım, Macmillian tarafından basılan Öğrenciler İçin Sözlük’te bulunabilir: “Uyku, bilinç düzeyinin değiştiği, duyusal aktivitenin ve neredeyse tüm istemli kasların baskılandığı doğal olarak kendini tekrar eden bir durumdur.”
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak... Daha fazla göster
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Kafası vücudundan ayrı şekilde bulunan, keşfedilen ilk tam boyutlu Pleistosen kurdu fosili Kuzey Yakutya'nın Abyisky bölgesinde gün yüzüne çıkarıldı.Bölge...
vasiyetine ihanet edilen bir yazardan... Fazla detaylı bir inceleme yazmaya gerek yok bu kitap için çünkü malum okunma sayısından dolayı bir hayli fazla inceleme zaten sistemde mevcut. Ama şu bir kaç cümleyi mutlaka yazmam gerek. Tamam evet herkesin kendi görüşü kesinlikle birşey diyemem ama bu kitabı beğenmemek nasıl mümkün olabiliyor veya abartıldığı düşünmek? Böyle düşünenler ya beyin olarak böyle odaklanıp okumuşlar veyahutta okuduklarını yeterince anlayamamışlar. İnsan böceğe mi dönüşürmüş... Daha fazla göster
vasiyetine ihanet edilen bir yazardan...
Fazla detaylı bir inceleme yazmaya gerek yok bu kitap için çünkü malum okunma sayısından dolayı bir hayli fazla inceleme zaten sistemde mevcut. Ama şu bir kaç cümleyi mutlaka yazmam gerek.
Tamam evet herkesin kendi görüşü kesinlikle birşey diyemem ama bu kitabı beğenmemek nasıl mümkün olabiliyor veya abartıldığı düşünmek? Böyle düşünenler ya beyin olarak böyle odaklanıp okumuşlar veyahutta okuduklarını yeterince anlayamamışlar. İnsan böceğe mi dönüşürmüş çok saçma kitap diyenler varya! Lütfen biraz farkına varın aslında neler anlatılmak istediğinin.
Kafka'nın belki en kısa kitabıdır ama anlattıkları daha doğrusu anlatmak istedikleri bakımından en etkileyici olanları arasında ilk üçte favorimdir.
Tardigradları kara yosunlarında buldum. Genelde bu yosunlarda oluyorlar zaten. Bir bardağa topladım ve 2 saat boyunca saf su'da beklettim. İlk baktığım örnekte birşey göremedim fakat ikincide uzun, kurtçuk gibi hareket eden küçük şeffaf hafif kahverengi hayvanları gördüm. Tardigrad olduklarına emindim. Fotoğraflarda çok belli olmuyor. Bu kadar :)
Bir nükleer reaktör, belirli elementlerin atomlarının parçalanmasından kaynaklanan enerji salınımı sürecini kontrol eder. Bir nükleer güç reaktöründe açığa çıkan enerji, elektrik üretmek üzere buhar elde... Daha fazla göster
Bir nükleer reaktör, belirli elementlerin atomlarının parçalanmasından kaynaklanan enerji salınımı sürecini kontrol eder. Bir nükleer güç reaktöründe açığa çıkan enerji, elektrik üretmek üzere buhar elde etmek için ısı olarak kullanılır. Bir araştırma reaktöründe asıl amaç, çekirdekte üretilen gerçek nötronları kullanmaktır. Çoğu deniz reaktöründe ise buhar, itici güç olarak doğrudan bir türbini çalıştırır.
Elektrik üretmek için nükleer enerji kullanma prensipleri çoğu reaktör türünde aynıdır. Yakıt görevi gören atomların sürekli bölünmesinden açığa çıkan enerji, gaz veya suya ısı olarak transfer edilir ve çoğu fosil yakıt tesisinde olduğu gibi, elektrik üreten türbinleri çalıştıracak olan buharı üretmek için kullanılır.
Etna Dağından Yükselen Duman Halkaları ve Ay Volkanik dağlar duman halkası üretebilir mi? Cevap: Evet! Peki sizin volkanik dağınız bunu yapabilir mi? Bazılarımızı şaşırtacak şekilde Etna Dağı ara sıra duman halkası çıkartır. Dağın duvarları açığa çıkan dumanı temas ettiği yerde biraz yavaşlatır, böylece dumanın orta kısmı çevresinden biraz daha hızlı yükselir. Buna girdap halkaları (İng: “Vortex Rings”) deriz. Bunlar açığa çıkan volkanik gazın ve külün yükseldikçe şaşırtıcı bir biçimde kararlılığını... Daha fazla göster
Etna Dağından Yükselen Duman Halkaları ve Ay
Volkanik dağlar duman halkası üretebilir mi? Cevap: Evet! Peki sizin volkanik dağınız bunu yapabilir mi? Bazılarımızı şaşırtacak şekilde Etna Dağı ara sıra duman halkası çıkartır. Dağın duvarları açığa çıkan dumanı temas ettiği yerde biraz yavaşlatır, böylece dumanın orta kısmı çevresinden biraz daha hızlı yükselir. Buna girdap halkaları (İng: “Vortex Rings”) deriz. Bunlar açığa çıkan volkanik gazın ve külün yükseldikçe şaşırtıcı bir biçimde kararlılığını koruduğu ve bu süreçte oluşan düşük basınç sayesinde bir çember çizdiği bize hiç de yabancı olmayan yapılardır. Bu halkaların gözlemlenmesi için volkan bacasının doğru geometride olması, açığa çıkan gazın doğru hızda olması ve atmosferin görece sakin olması gerektiğinden gözlenmeleri oldukça güçtür. Fotoğraf bugünden yaklaşık iki hafta önce İtalya, Gangi'de çekilmiştir. Fotoğrafta birden fazla duman halkası gözlemlenmektedir, bununla beraber manzara Güneş’in kırmızı ışığıyla gölgelenmiştir ve gökte Ay'ın hilal hali görülmektedir.
22 Nisan 2024 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)
📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Dario Giannobile
Çeviren: Eftal Oturakçıibogil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan
🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Dünyada olup biten çoğu şeyden haberimiz olmaması çok boş hissettiriyor aramızda dolaşan daha önce görmediğimiz varlıklarin olduğunu düşünmek istiyorm çünkü dünya yasayabilcegim kadar eğlenceli değil... Daha fazla göster
Dünyada olup biten çoğu şeyden haberimiz olmaması çok boş hissettiriyor aramızda dolaşan daha önce görmediğimiz varlıklarin olduğunu düşünmek istiyorm çünkü dünya yasayabilcegim kadar eğlenceli değil bu yüzden sanki herkesin bilmediği az kisilerin bildiği şeyleri bilmeye ihtiyacim varmış gibi hissediyorm aranizda cidden bu yazıyı okuyupda mitolojik varlıklardan olan varsa iyi olanlar bana yazsn gulmeyin çünkü cidden hayatın siradanligindan ne yapacağımı bilmiyorm
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim
Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç
katın.
Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), 2010 yılından beri ürettiğimiz
makalelerden oluşan ve kendi kendinizi bilimin çeşitli dallarında eğitebileceğiniz bir
çevirim içi eğitim girişimi! Evrim Ağacı Akademi'yi
buraya tıklayarak görebilirsiniz. Daha
fazla bilgi için buraya tıklayın.
Etkinlik & İlan
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya
bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu
var?
Etkinlik & İlan Platformumuzda
paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Podcast
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından
seslendirildiğini
biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast
Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify,
iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.
Türkiye'nin bilim ağını genişletmek için 2024'te de Evrim Ağacı'na katılın!
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
2024 de Evrim Ağacı için yeniliklerle dolu bir yıl olacak. Türkiye'nin en güvenilir bilim platformunu daha da ileriye taşımak için sizin desteğinize ihtiyacımız var. Bu işi sadece bir hobi olarak yapmıyoruz; bu, bizim tek mesleğimiz ve yegâne görevimiz. Siz de 2024 yılında Evrim Ağacı'nın büyümesine ve gelişmesine katkıda bulunarak bu yolculuğun bir parçası olabilirsiniz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz
arasına şimdi katılın.
“
Bilim ve barışın, cehalet ve savaşa üstün geleceğine inanıyorum. Ülkeler bir gün yok etmek için değil, üretmek için birleşecek. Gelecek, insan acısını dindirenlerin olacak.” Louis Pasteur
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim
oluşumu.
Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda
avantajından
biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak
reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı
zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş
yapmanızı tavsiye ederiz).