Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Atalarımızın Et Yediğini Gösteren Kanıtlar Nelerdir?

Paleoantropoloji Araştırmaları, İnsan Atalarının Beslenme Biçimine Işık Tutuyor!

Atalarımızın Et Yediğini Gösteren Kanıtlar Nelerdir?
10 dakika
7,903
Tüm Reklamları Kapat

İnsanların beslenmesindeki başlıca evrimsel değişikliklerden ilki, en az 2,6 milyon yıl önce büyük hayvanların et ve kemik iliklerini menülerine dahil etmeleriydi.

Et ve İlik Yeme

İlk insansıların beslenme biçimi muhtemelen günümüz şempanzelerininkine benziyordu: çok miktarda meyve, yaprak, çiçek, ağaç kabuğu, böcek ve et içeren hem otçul hem de etçil bir beslenme düzenine sahiplerdi (örneğin Andrews & Martin 1991; Milton 1999; Watts 2008). Diş morfolojisi ve dişlerin mikro düzeyde aşınması ile ilgili çalışmaların gösterdiğine göre bazı insansıların yedikleri şeyler arasında tohumlar ve sert kabuklu yemişler gibi sert gıda maddeleri ile kökler ve yumru kökler gibi yer altı depolama organları bulunabilirdi (Jolly 1970; Peters & O'Brien 1981; Teaford & Ungar 2000; Luca ve ark. 2010). İnsansıların yedikleri şeyler en az 2,6 milyon yıl öncesinden itibaren belirgin şekilde genişlemeye başladı; bazıları yiyecekleri arasına küçüklerinden büyüklerine kadar her çeşit hayvanın et ve iliğini dahil etmeye başladılar. Bu çarpıcı değişimin kanıtlarını 5N1K sorularını sorarak inceleyelim: Ne zaman, Nerede, Kim, Ne, Niçin ve Nasıl?

İnsansılar Etçilliğe İlk Kez Ne Zaman ve Nerede Başladı?

Et ve ilik yemenin en kuvvetli kanıtları kemiklerde bulunan kasaplık izleridir. Keskin bir aletle kemikten et sıyırmak kesik izlerine yol açabilir (Görsel 1). Kırıp içindeki iliği çıkarmak için koca bir taşla kemiğe vurmak da darbe izleri bırakabilir. Kesik ve darbe izleri, ki bunların tümüne kasaplık izleri denir, beslenme ve diğer amaçlar için deri yüzme, parçalara ayırma ve kemik kırma işlemlerinin sonucunda oluşabilir (Blumenschine & Pobiner 2006).

Tüm Reklamları Kapat

Bilim insanları, Erken Taş Devri fosil topluluklarındaki kasaplık izlerini 1980’lerde tespit etmeye başladılar (örneğin Bunn 1981; Potts & Shipman 1981; Blumenschine & Selvaggio 1988). İnsanların kemik kemirmelerine dair deneysel ve tarih öncesi kanıtlar, çok yakın zamanlarda araştırılmaya başlandı (örneğin Landt 2007; Delaney-Rivera ve ark. 2009; Fernandez-Jalvo ve Andrews 2011; Pickering ve ark. 2013).

Görsel 1. (a) Kenya’daki Koobi Fora’da bulunan ve üzerinde kesik izleri olan 1,5 milyon yıl öncesine ait antilop alt bacak kemiği (uzun eklemli) fosili; (b) kesik izlerinin yakından görünüşü.
Görsel 1. (a) Kenya’daki Koobi Fora’da bulunan ve üzerinde kesik izleri olan 1,5 milyon yıl öncesine ait antilop alt bacak kemiği (uzun eklemli) fosili; (b) kesik izlerinin yakından görünüşü.
Briana Pobiner

Sadece üzerinde kasaplık izleri bulunan fosilleşmiş kemikler insansıların beslenmesine ait güvenilir kanıt olabilir (Blumenschine & Pobiner 2006). Bu yeni beslenme davranışına ait kabul gören en eski kanıt, Etiyopya’daki Gona sit alanında bulunan ve yaklaşık 2,6 milyon yıl öncesine ait olan bulgudur (Domínguez-Rodrigo ve ark. 2005).

Arkeolojik değeri olan taş alet yığınlarının ilk kanıtlarını da çok da tesadüfi sayılamayacak şekilde aynı zamanlarda görmeye başlıyoruz (Semaw ve ark. 2003). Australopithecus afarensis kalıntılarının bulunduğu Etiyopya’daki Dikika’da 3,4 milyon yıl öncesinde insansılar tarafından kesilip doğranan kemiklere ait kanıtlar da vardır (McPherron ve ark. 2010) fakat sadece birkaç kemik örneğinden oluşan bu kanıtlar hakkında ihtilafa düşülmüştür (Domínguez-Rodrigo ve ark. 2010).

In situ (yerinde) kazılarak çıkarılan, büyük yığınlar halindeki taş aletlerle ilişkili olduğu görülen fosil faunadan elde edilen insansı etçilliğinin sürekliliğine dair belgeli kanıtların en eskisi, Kenya’daki Kanjera’da bulunan ve 2 milyon yıl öncesine dayanan bulgudur (Ferraro ve ark. 2013).

Tüm Reklamları Kapat

Karasal hayvanlara ek olarak, Koobi Fora’daki bir sit alanından çıkarılan kanıtlar göstermektedir ki yaklaşık 1,95 milyon yıl önce insansıların yedikleri şeyler arasında kaplumbağa, timsah ve balık gibi suda yaşayan hayvanlar da dahil olmaya başladı (Braun ve ark. 2010). Tanzanya’daki Olduvai Gorge yakınlarındaki birçok bölgede, 1,8 milyon yıl öncesine dayanan ve büyüklükleri kirpi ile fil arasında değişen in situ (yerinde) kesilip doğranmış memeli kalıntısı kanıtları bulunmuştur, bu kalıntılar da çok sayıda taş aletle ilişkilendirilmiştir (Domínguez-Rodrigo ve ark. 2007; Blumenschine & Pobiner 2006 ve oradaki kaynaklar).

Kenya, Koobi Fora’daki üç sit alanı, yaklaşık 1,5 milyon yıl öncesinden kalan kesilip doğranmış birkaç memeli kanıtı barındırmaktadır (Pobiner ve ark. 2008). Bu durum muhtemelen çevredeki farklı alanlarda hayvan kesimi ve taş alet yapımı gibi belli bir amaç doğrultusunda belli aktivitelerde özelleşmeye doğru bir değişimi işaret etmektedir.

Bu Et ve İliği Kim Yiyordu?

Hâlihazırda, aşağı yukarı 2,6-2,5 milyon yıl önceye ait olan en azından üç insansı örneğine dair fosil kanıtı bulunmaktadır: Australopithecus africanus, Australopithecus garhi ve Paranthropus aethiopicus. H. habilis ise 2,4-2,3 milyon yıl öncesi civarına tarihlenmiştir (Görsel 2). A. africanus veya P. aethiopicus ile ilişkilendirilen stratigrafik katlarda kesip doğranmış kemik (veya taş alet) yoktur, dolayısıyla faillerimizin bu taksonlar olma ihtimali çok düşüktür. A. garhi fosillerinin yakınlarında kesilip doğranmış kemikler bulunmasına karşın (de Heinzelin ve ark. 1999), sadece Homo soy hattında, özellikle de Homo erectus türünde diş ve bağırsak boyutlarında küçülme ile vücut ve beyin boyutlarında büyüme gibi et yemeyle bağlantılı olan biyolojik özellikler görürüz (örneğin McHenry 1992; Aiello ve Wheeler 1995; Antón 2003; Braun ve ark. 2010).

Görsel 2. KNM-ER 1813 sit alanı ekip üyelerinden birinin fotoğrafı, Kenya’daki Koobi Fora’da bulunan 1,9 milyon yıl öncesine ait bir Homo habilis kafatası. Bu türün en bozulmamış örneklerinden biridir.
Görsel 2. KNM-ER 1813 sit alanı ekip üyelerinden birinin fotoğrafı, Kenya’daki Koobi Fora’da bulunan 1,9 milyon yıl öncesine ait bir Homo habilis kafatası. Bu türün en bozulmamış örneklerinden biridir.
Chip Clark/Smithsonian Enstitüsü

Bu Beslenme Stratejisinin Benzersiz Olan Yönü Nedir?

Primatlar içinde insansıların etçilliği üç bakımdan benzersizdir: (1) hayvansal kaynaklara ulaşmak için işlenmiş taş alet kullanımı, (2) insansıların kendilerinden çok daha büyük hayvanları kaynak olarak kullanması (Görsel 3) ve (3) leşçillik yoluyla hayvansal kaynak temini. Yaşayan en yakın akrabalarımız olan şempanzeler genellikle et kaynaklarını elle yakaladıkları tüylü maymun (colobus) ve diğer küçük maymunlardan sağlarlar (örneğin Mitani and Watts 2001), fakat et tüm yiyeceklerinin küçük bir kısmını oluşturur ve büyük olasılıkla leşi tam olarak sindiremedikleri için (Ragir ve ark. 2000) nadiren leş yerler (Watts 2008).

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

İnsansıların bu yeni besin kaynağını nasıl benimsedikleri hala bilinmemektedir. İnsanlar muhtemelen farklı habitatlara doğru genişleyen çimenlikleri doğrudan tüketemiyordu (gerçi bkz. Sponheimer ve ark. 2013), ancak bu kaynaktan yararlanması muhtemel büyük çayır hayvanlarının sayısındaki artış onları tüketebilecek ve sindirebilecek tüm türler için avantajlı olmalıydı (Plummer 2004). Bu değişim, primatların kendisinden daha büyük bir etçil topluluğu gasp ettiğini gösterir ki bu durum insansıları yepyeni seçilim baskılarına maruz bırakmış olmalıdır (Brantingham 1999; Pobiner & Blumenschine 2003; Werdelin & Lewis 2005).

Görsel 3. Kenya’daki Olorgesailie’da yaklaşık 1 milyon yıl önce Homo erectus tarafından bir fili kesip doğrama işleminin canlandırımı.
Görsel 3. Kenya’daki Olorgesailie’da yaklaşık 1 milyon yıl önce Homo erectus tarafından bir fili kesip doğrama işleminin canlandırımı.
Karen Carr/Smithsonian Enstitüsü

İnsansılar Niçin Daha Fazla Et ve İlik Yemeye Başladılar?

Geçmiş hakkındaki “niçin”li soruların cevaplanması çok zordur, yine de et ve iliğin sağladığı bazı faydaları inceleyebiliriz. Et ve ilik hayati öneme sahip aminoasitler ile mikro besinler içeren ve kalori açısından (Milton 1999), suda yaşayan hayvanlar ise beyin gelişimi için gerekli besin öğeleri açısından zengin kaynaklardır (örneğin Broadhurst ve ark. 2002). Hayvansal gıdaları bolca tüketmek insansıların hareket kabiliyeti, çeviklik ve sosyallikten ödün vermeksizin vücut ölçülerinin büyümesini sağlamış olabilir (Milton 1999).

Peki, insansılar diğer gıdalara kıyasla hangi sıklıkta ve yoğunlukta hayvansal dokulardan besin elde ediyorlardı? Olduvai Gorge’da yer alan FLK 22 ve FLKN 1-2 sit alanlarındaki insansılar küçükten büyüğe çeşitli memelilerin uzun kemiklerini, bu kemiklerin ilik yağlarından edinebilecekleri tahminî brüt kalori getirisine doğru orantılı olarak kırıyorlardı (Blumenschine & Madrigal 1993. Ayrıca FLKN 1-2’deki insansı davranışlarının farklı bir yorumu için bkz. Bunn ve ark. 2010 at FLKN 1-2). FLK 22’deki büyük memelilere ait uzun kemik bolluğu, önemli ve doğrular bir şekilde ilik kemiğinin net getirisiyle bağıntılıdır (Blumenschine & Madrigal 2000).

Optimum yiyecek arama teorisi, optimum beslenme grubundaki yiyeceklerin karşılaşıldıkça tüketilmesini gerektirir; hayvan ölüsüyle karşılaşma oranı çeşitli ekolojik değişkenlere bağlıdır (Blumenschine & Pobiner 2006). Bu durum gösteriyor ki en az 1,8 milyon yıl önce bile, ölü hayvanların gövdesini işleme tabi tutma kararı çeşitli gıdaların enerji getirileri göz önüne alınarak veriliyor olabilirdi. İnsansıların fırsatçılığı göz önüne alınacak olursa, buradan sağlanan net getiriler tropik avcı toplayıcıların topladıkları memeli harici gıdaların, çoğuyla karşılaştırılabilir seviyede veya daha fazladır (Blumenschine & Pobiner 2006 ve oradaki kaynaklar).

İlk İnsanlar Bu Et ve İliği Nasıl Elde Edip Kullandılar?

Avlanma tekniğine ait saplı mızrak ucu şeklindeki en eski kanıtlar, şu an için yaklaşık 500.000 yıl öncesine tarihlendirilmektedir (Wilkins ve ark. 2012); atılabilen karmaşık silahlar ancak 71.000 yıl öncesinde görülmektedir (Brown ve ark. 2012). Direnç avı, gelişmiş bir teknoloji kullanılmadan yapılabilecek bir avlanma türü olarak öne sürülmüştür, fakat bu davranışın fosil veya arkeolojik kayıtlardan açıkça anlaşılması mümkün değildir.

Ocaklardaki yanmış tohumlar, ağaç ve çakmaktaşı şeklindeki kontrollü ateş kullanımına dair (muhtemelen yemek pişirmeyle ilişkili) en eski kesin kanıtlar yaklaşık 790.000 yıl öncesine tarihlendirilmektedir (Goren-Inbar ve ark. 2004). Koobi Fora, Chesowanja ve Swartkrans’taki insansılarla ilişkili olarak Doğu ve Güney Afrika’da bulunan daha eski ateş izlerine dair kanıtlar (örneğin Gowlett ve ark. 1981; Brain & Sillen 1988; Bellomo 1994), ağırlıklı olarak tortu nedeniyle renk bozulmasına uğradıklarından yaygın kabul görmemişlerdir (James 1989; Goren-Inbar ve ark. 2004). Modern insanın bağırsak oran ve boyutları, büyük insansı maymunlar arasında benzersiz olduğu (Milton 1999) ve araştırmalar modern insanların genlerinde beslenme değişikliklerine adaptasyonlarında rol oynamış olabilecek seçilim işaretleri bulduğu halde (Babbitt ve ark. 2011), et ve ilik yemeye olanak sağlayan bu anatomik ve fiziksel değişikliklerin tam olarak ne zaman gerçekleştiği belli değildir.

Tüm Reklamları Kapat

Erken Taş Devri fauna topluluklarını inceleyen pek çok zooarkeolog en azından insansılar tarafından kesilip doğranan bazı ölü hayvan gövdelerinin, özellikle de büyüklerinin leşçillik yoluyla sağlandığını düşünmektedir. Erken Taş Devri fosillerinde kasaplık izleri bulunduktan hemen sonra, literatürdeki “avlanma veya leşçillik tartışması” üzerine makaleler giderek çoğalmıştır. Özellikle Olduvai Gorge’de yer alan FLK 22 Zinjanthropus sit alanıyla ilgili çıkarımlar hakkındaki bu makalelerde üstü kapalı da olsa avlanma leşçilliğe kıyasla davranışsal olarak daha üstün veya daha modern görülmektedir (örneğin Binford 1981; Bunn 1981; Bunn 1986; Shipman 1986; Blumenschine 1988, 1995; Binford 1988; Bunn ve Kroll 1986, 1988; Bunn ve Ezzo 1993; Capaldo 1997; Domínguez-Rodrigo 1997; Dominguez-Rodrigo ve ark. 2007).

Bu arada, leş gövdelerinden kaynak temin edebilme hakkında bir dizi gerçekçi araştırma başlatıldı (Blumenschine 1986, 1987; Cavallo ve Blumenschine 1989; Selvaggio 1994; Capaldo 1995, Domínguez-Rodrigo 1999; Pobiner 2007), yine de bazıları eti hala işlenmesi zor bir gıda kaynağı olarak görüyordu (örneğin Speth 1989). Bu tartışmanın tarihçesi bu makalenin kapsamı dışındadır (yine de incelemek için bkz. Bunn 1991; Domínguez-Rodrigo 2002; Domínguez-Rodrigo & Pickering 2003; ve Plummer 2004); bu şekilde ölü hayvan gövdesi temininin -avlanma veya leşçillik (gerek pasif leşçillik gerekse de aktif/çatışmacı leşçillik)- birbirini dışlayan davranışlar olması mümkün değildir, (ölü hayvan gövdesinin temini, kesip doğrama ve taşıma gibi işlemleri yapabilecek insansıların grup içinde var olması; avın büyüklüğü, yaşı ve türü; doğal yaşam ortamının özellikleri, diğer gıda kaynaklarının olup olmaması ve başka yırtıcı hayvanların varlığı gibi) davranışsal veya ekolojik değişkenlere göre ikisi de zaman zaman yapılmıştı. Çoğunlukla kesik, darbe ve diş izlerinin sıklığı ve yeriyle ilgili deneysel modeller (örneğin Blumenschine 1988) leşe ulaşma zamanı (erken ulaşma-geç ulaşma) hakkında ve zooarkeoloji açısından anlamlı topluluklar oluşmasındaki nedenlerle ilgili bilgi verir (örneğin Blumenschine 1995; Egeland ve ark. 2004).

Cevapsız Sorular

Bu alanda cevaplanmamış sorulardan bazıları şunlardır:

  1. İnsansılar için hayvansal kaynaklar (bitkisel ve diğer kaynaklara göre) ne kadar önemliydi ve insansı türü, zaman aralığı, doğal yaşam ortamı ve diğer değişkenlere göre bu önem nasıl değişiyordu?
  2. Modern ekosistemlerde leşçillerin yararlanabileceği et ve ilik miktarı avın büyüklüğü (örneğin Blumenschine 1987; Pobiner 2007) ve türüne; yırtıcı türü ve sürü büyüklüğüne; mevsim ve doğal yaşam ortamı gibi ekolojik değişkenlere göre nasıl değişir? Bu değişkenler kasaplık izlerinin sıklığı ve yerini etkiler mi, cevap evetse nasıl etkiler (örneğin Pobiner and Braun 2005)?
  3. Bir sit alanında çatışmacı leşçillik veya pasif leşçillik gerçekleştiğini nasıl anlayabiliriz? Ya ölü hayvan gövdesi birden fazla türde temin edilmişse? Ölü hayvan gövdesi tedariki farklı sit alanlarındaki farklı ekolojik imkanlara göre nasıl değişiyordu? Ölü hayvan gövdesinin temin türü insansıların hayvansal kaynaklara ulaşma zamanıyla (erken ulaşma veya geç ulaşma) nasıl bağlantılıdır?
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
64
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Merak Uyandırıcı! 9
  • Muhteşem! 8
  • Tebrikler! 4
  • Bilim Budur! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 3
  • İnanılmaz 2
  • Umut Verici! 2
  • Güldürdü 1
  • Üzücü! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
  • Korkutucu! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Nature Education | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 20/04/2024 17:21:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/471

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hava
Uyku
Kütle
Yas
Çeşitlilik
Kanat
Yeni Koronavirüs
Bebek Doğumu
Neandertal
Diş Hekimi
Yeni Doğan
Konuşma
Sosyal
Bilimkurgu
Kuantum
Kalıtım
Epidemik
Goril
Eğilim
Çeviri
Epistemoloji
Ornitoloji
Amerika Birleşik Devletleri
Göğüs
Yaşanabilir Gezegen
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Pobiner, et al. Atalarımızın Et Yediğini Gösteren Kanıtlar Nelerdir?. (30 Ağustos 2017). Alındığı Tarih: 20 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/471
Pobiner, B., Ölez, Ş., Genç, E. (2017, August 30). Atalarımızın Et Yediğini Gösteren Kanıtlar Nelerdir?. Evrim Ağacı. Retrieved April 20, 2024. from https://evrimagaci.org/s/471
B. Pobiner, et al. “Atalarımızın Et Yediğini Gösteren Kanıtlar Nelerdir?.” Edited by Ertuğrul Genç. Translated by Şule Ölez, Evrim Ağacı, 30 Aug. 2017, https://evrimagaci.org/s/471.
Pobiner, Briana. Ölez, Şule. Genç, Ertuğrul. “Atalarımızın Et Yediğini Gösteren Kanıtlar Nelerdir?.” Edited by Ertuğrul Genç. Translated by Şule Ölez. Evrim Ağacı, August 30, 2017. https://evrimagaci.org/s/471.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close