Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Mekanizmaları - 12: Virüsler (Bakteriyofaj)

Evrim Mekanizmaları - 12: Virüsler (Bakteriyofaj) UAL News
7 dakika
20,299
Evrim Ağacı Akademi: Evrim Mekanizmaları Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrim Mekanizmaları yazı dizisinin 12. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Evrim Mekanizmaları - 1: Evrimi Tetikleyen Mekanizmalar Nelerdir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Bu yazımızda, evrimsel süreçte önemli bir rol oynadıkları gibi, ilk yazı dizimiz olan Abiyogenez Yazı Dizisi içerisinde verdiğimiz konuları da pekiştiren, "canlı" ile "cansız" sözcüklerinin ne kadar anlamsız ve insan uydurması olduğunu gösteren, ilginç bir mekanizmadan bahsedeceğiz: virüsler.

Virüs, en temel tanımıyla "canlı" organizmalar içerisinde yaşayarak varlığını sürdüren ve hemen hemen her zaman enfekte edici özelliği olan biyokimyasal maddeler bütünüdür. Virüslerin tam olarak ne olduğunu anlamak için, şunları tam olarak anlamış olmak gerekiyor:

Tüm Reklamları Kapat

İlk olarak, bilimsel olarak hiçbir şey, esasında, ne "canlı"dır, ne de "cansız". Bu sadece, literatür açısından işleri kolaylaştırmak, Biyoloji'nin sahasını belirlemek ve anlaşma kolaylığı sağlamak amacıyla uydurulmuş ve pek bir dayanağı olmayan bir olgudur. İnsanoğlu, etrafına bakıp varlıkları sınıflandırmak istemiş ve belli başlı özellikler taşıdığı için bazı varlıklara "canlı" demiş, bu özellikleri taşımayan varlıklara ise "cansız" demiştir. Bu belli başlı özellikler şöyle sıralanabilir:

  1. Uyarana tepki gösterme
  2. Üreme
  3. Büyüme ve Gelişme
  4. İç Dengeyi Koruma
  5. Belli bir organizasyona sahip olma
  6. Metabolik faaliyetleri gerçekleştirme ve enerji üretme
  7. Adapte olabilme

Kimi kaynak bunlardan sadece ilk 4'ünü saymakta, diğerlerini elemektedir. Aslında bunları moleküler boyutta düşünürseniz göreceksiniz ki her biri basit kimyasal olaylar sayesinde olabilmektedir ve büyütülecek ya da "canlılığa özel" bir şey olabilecek durumda değildir. Daha çok, sonradan uydurulmuş bir kılıf olarak görülmektedir. Ve temel olarak, bu 7 özelliğe bir arada sahip olabilen varlıklara "canlı" denmektedir, bir ya da birkaçı "cansız" varlıklarda da görülebilir (Tepki örneği: http://www.vidivodo.com/325487/instant-hot-ice).

Tüm Reklamları Kapat

Aslında temel olarak, binlerce yıl öncesinden beri, yukarıda belirttiğimiz taşıyan varlıklarda bir "can" (insan için "ruh", diğerleri için "can") olması gerektiğini düşünmüştür insanlar. Bu kavramlar o kadar uzun yıllardır insanları etkilemektedir ki, göreceli olarak çok yeni olan bilim de bu kavramları olduğu gibi kullanmaktadır; gerek kullanım kolaylığı, gerekse de aramıza yerleşmiş memlerin yıkılmasının güçlüğünden ötürü.

Halbuki, Biyoloji'nin derinliklerine inen bilim insanları, önce organlarımızı, sonra dokularımızı, sonra hücrelerimizi keşfetmiştir. Daha da derinlere indiğimizde, hücrelerin içerisindeki neredeyse her olayı gözlemleyebilir hale gelmişizdir. Ve bu boyutta, baktığımız zaman, bir canlı ile cansızı ayırmak olanaksızdır. Çünkü ikisi de belli başlı kimyasal tepkimeler bütünüdür. Bir demir, oksijenin bulunduğu ortamda sürekli tepkimeye girerek paslanmaktadır. Aynı oksijen, hücrelerimiz içerisinde bulunan bir diğer kimyasal olan şekerler ile tepkimeye girerek hücrenin "canlılığını" sürdürmektedir. Peki, demiri "cansız", hücreyi "canlı" yapan nedir öyleyse? Hiçbir şey. İkisi de, sıradan atomlar ve moleküller yığınıdır. Tek fark, bu kimyasal tepkimelerin ("canlılar" içerisinde gerçekleşiyorsa "biyokimyasal" tepkimelerin) toplamı, eğer içerisinde bulunduğu ya da totalde oluşturduğu varlığa yukarıda sayılan belli başlı özellikleri veriyorsa, o varlık "canlı" olmaktadır. Bu, insanın kendince uydurduğu asılsız bir sınıflandırmadır. 

Aşağıdaki yazımızda bunu biraz daha irdelemekteyiz:

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

https://www.facebook.com/note.php?note_id=164247643633319

Yukarıdaki yazımızda da okuyabileceğiniz gibi, "canlılığın" "cansızlıktan" başlaması çok kolay ve mantıklıdır, çünkü aralarında bir fark zaten yoktur. Başlangıçta meydana gelen farklı kimyasal evrimler bazı varlıkların yukarıdaki özelliklere hep birden sahip olmasını, bazılarının da başka türlü özelliklere sahip olmasını sağlamıştır. Örneğin karbon, yüksek basınç altında Dünya'nın en sert malzemesi olan elmasa dönüşür. Bunu hangi canlı yapabilir? Hangisinin daha "önemli" olduğuna nasıl karar vereceğiz? İşte, aslında hiçbiri önemli değildir. Önem sırası, insanlar tarafından rastgele belirlenir ve esasında doğa açısından geçersizdir.

Şimdi, bu ön açıklamalardan sonra "virüslere" gelelim. Bundan sonra "canlı" ve "cansız" sözcüklerini tırnak içerisinde yazmayacağız, ancak bu kavramların sadece anlatım kolaylığı için kullanıldığını ve hiçbir özelliği olmadığını unutmayınız.

Virüsler, her türlü canlıyı enfekte edebilirler: hayvanları, bitkileri, bakterileri, arkeleri ve protistaları. Virüslerin genetik materyali bulunmaktadır: kiminde DNA, kiminde ise (retrovirüsler: https://www.facebook.com/note.php?note_id=169904949734255) RNA yönetici molekül olarak görev yapar. 

Virüslerin evrimi tam olarak aydınlatılamamış olsa da, her bir virüslerin kökeninin cansızlıktan canlılığa geçiş (abiyogenez) örneği olduğu düşünülmektedir. Bir diğer yazımızda (https://www.facebook.com/note.php?note_id=203100989747984) belirttiğimiz gibi, henüz ortalıkta hiçbir hücre yokken ve sadece basit koaservatlar bulunurken (Bkz: Canlılığın Evrimi yazı dizisi), suların içerisinde Ribozim molekülleri oluşmuştur ve bunlar gelecekte RNA ve DNA'ya evrimleşecektir. Ancak en ilkin hücreler, koaservatlardan evrimleşirken daha basit bir DNA yapısı evrimleştirmişlerdir: plazmid DNA. Plazmid DNA, yuvarlak yapılıdır ve sarmal değildir. Çok daha basit çalışır ve mutasyonlara çok daha fazla açıktır, düzeltme mekanizması neredeyse hiç bulunmaz (birkaç düzeltme mekanizması tespit edilmişse de, etkilleri sarmal DNA ile kıyaslanmaz bile). İşte bu plazmidlerin etraflarının yağ zırhları ile sarılması sonucunda virüslerin evrimleştiği; ancak daha ileriye gidemeyerek etraftaki "gerçek canlı" olarak saydığımız koaservatları ve gelecekte ise hücreleri kullanarak varlıklarını sürdüme yoluna gittikleri düşünülmektedir. Günümüzde halen plazmidler hücreler arasında gezebilen ve pek çok tedavi yöntemi geliştirmekte kullanılan basit DNA'lar olarak karşımıza çıkmaktadır. Plazmidlerin yapısı, virüslerin yşaam biçimine tam olarak uymaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Plazmid DNA
Plazmid DNA
Heliks DNA
Heliks DNA

Virüslerin kökenleri ile ilgili bazı başka hipotezler de bulunmaktadır. Örneğin bir hipotez virüslerin DNA arasında sıçrayan parçalar olan transpozonları kullanarak, bir diğer ise virüslerin koaservatlar ile karşılıklı olarak evrimleştiğini ileri sürmektedir. Bir diğer hipotez ise, virüslerin de eskiden birer hücre olduğu; ancak parazitizm ve uzun nesiller sonunda genlerinin çoğuna ihtiyaç duyulmayarak yitirildiğini ileri sürmektedir. Ancak ilk iki hipotez, bu son hipotezden daha güçlüdür. 

Virüsler, "yaşamın eşiğinde" olarak görülmektedirler; ancak halen "daha çok cansız" olarak kabul edilirler. Virüsler, bir genetik materyale sahiptirler, Doğal Seçilim sonucu adapte olabilirler ve kendi kendine organizasyon dediğimiz bir olay sonucu kendilerinin kopyalarını başka canlılar üzerinden üreterek çoğalabilirler. Öte yandan virüsler hücresel yapı göstermezler, kendilerine ait metabolizmaları yoktur ve üremek için başka canlılara bağımlıdırlar. Ayrıca geri kalan tüm canlılar belli bir çeşit hücre bölünmesi ile (amitoz, mitoz, mayoz) ürerken, virüsler başka hücreleri sömürerek, bölünmeden ürerler. Bir zamanlar virüsler sıradan kristal molekülleri sayılmışlardır; ancak Evrimsel Biyoloji'nin aydınlatıcı gücü sayesinde, Doğal Seçilim'e uğrayıp evrimleştikleri keşfedildikten sonra sıradan kristaller olmadığı anlaşılmıştır. 

Virüslerin varlığı, canlılığın cansızlıktan başlamış olabileceğine bir ışık tutmaktadır, yukarıda da açıklandığı gibi. Ayrıca virüsler, Evrimsel açıdan da çok önemlidirler, çünkü kopyalanma mekanizmaları sırasında yatay gen transferine sebep olurlar. Yatay gen transferi, temel olarak Evrim Ağacı'nın iki dalındaki bireyler arasındaki gen aktarımıdır. Normal olarak gerçekleşen dikey gen aktarımı, ebeveynden yavruya genlerin geçmesidir. Ancak yatay gen transferinde, akraba olmayan iki türün genleri virüs aracılığıyla karıştırılabilir. Ancak tabii virüsler son 4 milyar yılda oldukça özelleştikleri ve her virüs her canlıyı etkilemediği için, genellikle genleri karışanlar yakın akraba türler olmaktadır. 

Ayrıca okurumuzun belirttiği gibi 1986 yılında Fred Hoyle, Chandra Wickramansinghe ve John Watson'ın yazdığı "Uzaydan Gelen Virüsler ve İlgili Konular" isimli kitapta virüsler kullanılarak panspermia (Dünya'da canlılığın uzaydan gelen moleküllerle başladığını açıklayan teori) desteklenmeye çalışılmıştır. Panspermia çok güçlü bir yaşam teorisi olmakla birlikte, ilk yaşamı yine de açıklayamadığı için Abiyogenez Kuramı'na yenik düşmektedir. Bir ihtimal, bir gezegende Abiyogenez ile başlayan yaşam, Panspermik bir şekilde Dünya'ya ulaşmış olabilir. Ancak şu anda halen Panspermia görüşü daha çok New Age fanatiklerinin oyuncağıdır ve Dünya'daki yaşamın uzaylılar tarafından var edildiği anlamına geldiği sanılmaktadır. Ancak bilim insanları bu konuda araştırmalar yaparak, bu önemli görüşü bilimselleştirmeye ve bilimsel tabana oturtmaya çalışmaktadırlar ve özellikle Mars'tan Dünya'ya gelen örneklerde bulunan bazı yaşam formlarıyla geleceğin güçlü teorilerinden olma potansiyelini korumaktadır.

Virüsler de, benzer şekilde halen incelenmeyi bekleyen bir bilgi deryasıdır. Günümüze kadar 5000'in üzerinde virüs türü tanımlanmıştır; ancak dışarıda milyonlarca virüs türü olduğu düşünülmektedir. Virüsler üzerinde bilim insanlarının yaptıkları özverili çalışmalar, belki de Dünya üzerindeki yaşamın kökenlerine ışık tutacaktır. Ancak şimdilik bilinen, virüslerin, aslında hiçbir anlam ifade etmeyen "cansızlık" kavramından, yine hiçbir anlam ifade etmeyen "canlılık" kavramına geçiş oldukları; ancak daha çok "cansızlık" tarafında yer aldıkları yönündedir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Evrim Mekanizmaları Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrim Mekanizmaları yazı dizisinin 12. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Evrim Mekanizmaları - 1: Evrimi Tetikleyen Mekanizmalar Nelerdir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
30
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 29
  • Muhteşem! 17
  • Bilim Budur! 15
  • Merak Uyandırıcı! 12
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 10
  • İnanılmaz 7
  • Umut Verici! 6
  • Grrr... *@$# 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 20:57:30 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/196

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Gezegen
Egzersiz
Yangın
Kuantum Fiziği
Diyet
Mavi
Antibiyotik
Balina
Evrim Tarihi
Genetik Değişim
İngiltere
Şiddet
Tür
Türlerin Kökeni
Hayatta Kalma
Gebelik
Doğal
Biyocoğrafya
Radyoaktif
Oyun
Astrofizik
Buz
İyi
Damar
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Evrim Mekanizmaları - 12: Virüsler (Bakteriyofaj). (11 Ağustos 2011). Alındığı Tarih: 28 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/196
Bakırcı, Ç. M. (2011, August 11). Evrim Mekanizmaları - 12: Virüsler (Bakteriyofaj). Evrim Ağacı. Retrieved March 28, 2024. from https://evrimagaci.org/s/196
Ç. M. Bakırcı. “Evrim Mekanizmaları - 12: Virüsler (Bakteriyofaj).” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 11 Aug. 2011, https://evrimagaci.org/s/196.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Evrim Mekanizmaları - 12: Virüsler (Bakteriyofaj).” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, August 11, 2011. https://evrimagaci.org/s/196.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close